7
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1548
Okunma
’Sibel’e’
/ bu şiirdeki her harf kendi gerçekliğinden korkup,
saklanmıştır bir kadının acılarına. /
ey şiir! bu kez dost dediğime yazacağım seni
biraz canın acıyacak / söz, ölmeyeceksin
bir ömür saklanma garantisi veriyorum
dost dediğimin yüreğinde
acıları benzer olanların yürekleri de yakın olur
ve nereden baksam tanırım hüznü
ki, bir kadının yüzüne arsızca yapışmışsa
artık onun gözlerinden bakar hayata
Yüce senarist
-sen’ dedi
rolünü en trajik haliyle oynayacaksın
iyi ezberle, tek bir acı eksik yaşanırsa
cennetini çekerim ayaklarının altından
en iyi kadın oyuncu ödülünden mahrum kalırsın
...ve sahne!
birinci perde
söndürün ışıkları / sepya bir tonda ağlayacağım
önce çocukluğum düşecek gözlerimden
bıraktığı elim için Baba’ma
iki elim yakanda sözü vereceğim
ikinci perde
...ve a ş k geldi / yüreğimin bacasından
sözcüklerin ipini bırakıp
kimsenin anlamadığı bir dilde
susarak konuşuyorduk
dore renkli teller sarmıştı hayallerimizi
kına kokulu düşler yanarken avuçlarımda
bilmiyordum!
gerçekleştiğinde
taze çiçek satıcıları kadar kârsız olacaktı kaderimiz
/katre
toprak kokan göğsüne sokulursa yılan gibi yalnızlık
bil ki sevgilim, yarım kalanımızı tamamlamaya geleceğim
/ Antrakt
ruhumun kör kuyularından şizofren günler çekerken bedenime
kaç gün geçmişti?
üçüncü perde
hayat aldıklarıyla çoğalırken / arsızca
aşktan emanet çocuk gözler gülmeliydi
ve hiç bir zaman bilmemeliydi
ölüm..ayrılığın en onanmazı
son perde
akışkan günler doluşur kalan ömre
kalabalıklar içinde yalnızlık başlar
çoğu zaman / yalın cümleler de yiter suni sevdalar
içi boşaltılmış şu dünyanın
dibine vurdukça acılar
kamçılanır içindeki yaşama sevinci
hüzün en çok K/adın’a yakışır
her sabah nemlendirilmiş cildin üstüne /allık fırçasıyla
hüzün baskını gözlerin tam altına
Gülay Bulut
ondokuznisanikibinon