1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
875
Okunma
Boynu bükük karanfiller suskundu
kanatları kırık kuşlar uçamayınca göklerde
ve kendisinden daha büyük yüklerini
taşıyamayınca karıncalar
işler sarpa sarardı hepten, işler zorlaşırdı
daha koyulaşırdı sancılar
ağustos sonlarına doğru, cırcır böcekleri susardı
sarı sıcak günlerde tutuşan yamaçlarda
kurumuş,sararmış yaprakların ayrılık acısı vardı
ve karanlık gökleri ümitlerle aydınlatan
ateş böceklerinin keskin ,direngen
ve her türlü geceye inat ışıklarıydı
gece renkli gündüzlerde duyulan barut kokusu
vatan aşkını tutuştururdu dizelerinde
tutuştururdu küllenmiş aşkları yeniden
ve yeniden sımsıkı sarılırlardı yaşama bir daha
kaybetmek üzereyken bulunan değerli şeyler gibi
su gibi, sevda gibi, aşk gibi
çiçekler de korkardı insanlar kadar
kan ve gözyaşının kader olmadığını bilerek
yeni doğan günle, yaşama tutkusuyla tazelenerek
sevgisizliğin sancısını sol memenin altında duysa da
hep beyninin kıvrımlarında biriktirdiği
nasırlı avuçlarında büyütüp umudu yaşamaktır
gece renkli gündüzlerde duyulan
barut kokusu olsa da
aslolan umudu yaşatmaktır.