18
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1179
Okunma

Ölümün soğuk rengi vurdu yüzlere
Kutsal analar anılarda kaldı
Onlar kırılmazdı incinmezdi
Kocalarından yeselerde dayak
Gülerdi yüzleri, hizmetlenirdi elleri
Ölümün soğuk rengi vurdu yüzlere
Kutsal analar anılarda kaldı
salçalı ekmek uzanırdı duvar üstünden sokağa
Bir değil, iki değil
Mahallede ne kadar çocuk varsa hepsine
Fırın yanar mahallade taştan, çalıyla tutuşan
On günde bir, on günde bir
Ekmekler sürülür içine, börekler tatlılar
Çocuklar mutlu, büyükler sevecen
Şefkat sema olmuş üstümüze o zaman
Okşar sırtları yorgun, kırışık eller
Ölümün soğuk rengi vurdu yüzlere
Kutsal analar anılarda kaldı
Kahve fincanı telvesiyle bakılırdı fallar
Umut dolu sözlerle, tebessüm ederdi yüzler
Bir ses yeterdi,
Koşarak gelir sokaktan çocuklar
Eller kirli sokak çeşmesinde sıra bekler
Allah ne verdiyse konulacak sofraya
Dizdize oturulacak, diz dize
Ne tatlıydı bulgur pilavı, tarhana çorbası
Lezzet kalabalıkta, birlikte, beraberlikte
Bir dilim ekmek, soğanda yense
Ah o kahkahalar, kahkahalar
Karıncaları çoğaltan kahkahalar
Anaları güldüren kahkahalar.
Ölümün soğuk rengi vurdu yüzlere
Kutsal analar anılarda kaldı
Dualardı ilacımız
Anaların dudaklarıyla üflenen
Ateşli gecelerde anlımıza konan
Bahçeden kopan mercan köşk,
Yazdan saklanan kiraz sapı, darı püskülü
Şifaydı tüm dertlere şifa
Ölümün soğuk rengi vurdu yüzlere
Kutsal analar anılarda kaldı
Mis gibi kokar onlar, mis gibi
Mahsum bakışlı, şefkat kanatlı
Gül tenli yumuşacık, elleri
Bir duysam,
Ah bir duysam tekrar o sesleri, o sesleri
Nelerimi vermezdim, nelerimi
9 mart-2010-nilkurt
5.0
100% (10)