1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
768
Okunma
Hafif bir rüzgar esintisiyle başlar
Kum taneleri yavaş, yavaş ahenkli,
Bir ritim tutturur camın üzerinde
Bazen hüzünlü bir şarkıya eşlik eder
Ara sırada ritminin dozunu yükseltir
Yalnızlığıdır,
Bozkır akşamlarının sessizliği
Güneş dağın ardından kaybolurken;
Ortaya çıkan o ufkun hazin görüntüsü,
Bir karamsarlıkla çöküverir insanın üzerine
Akşamın olduğunu anlayıverirsin
Kesilir çocukların sesi, yorulmuştur,
Küçük bedenler, gölgelerinin üzerine koşmaktan
Dinlenmeye çekilir büyüklerin bağrışmaları arasında
Sessiz gece ahenkle başlar bozkır ovalarında
Gaz lambası olanlar yakmıştır, olmayanlar ise;
Saçtan kıvrılmış, huni biçimi çıraları tutuşturmuştur.
Çocuksu bir sevinç düşer içime çıranın ışığında
Gölge oyunları eklenir isiyle duvarlara ışığın
Yorgun düşer kirpiklerim gözümün üzerine
Dalarım sessizce uykuya
Gün doğmadan başlar burada çığlıklar
Uyanırsın mahur, mahur
Fırlarsın dışarıya,
Seher yelinin esintisi serin, serin kulağında
Derin bir nefes çekersin, mis gibi çiçek kokusu
Bozkırlara hastır geliverir insanın genzine
Gün başlamıştır, taştan yapılmış evlerde
Gün doğumunu izlersin
Bir merdivenle çıkarak damı toprak evlerin üzerine
Derin hayallere dalarsın yarınları düşünerek
Özlemini çekersin bitmesini istemezsin,
Ama bitiverir bitmesini istemediğin hayallerin
Bir rüzgarın önüne katar hayat seni,
Savurur götürür bir hikaye gibi, bir yerlere
Ömürden geçen her gün yormuştur, yorulmuşsundur
Bir daha dönmezsin geriye,
Çoktan sona ermiştir hayallerin
Dönemezsin bir daha geçmişine,
Zaman her zaman akar ileriye
Yaşadığın ve yaşatılan her neyse
Unutulmaz bir acı hatıra olarak kalır içerinde
5.0
100% (1)