(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiir hiciv denemesi sayılabilir lakin gerçektende hicvi temsile yeterli midir bu ayrı , hicivde genelde muhatap bellidir ayrıca teknik olarakda bakıldığı zman fazla uzun olmamakla birlikte yinede şiir boğulmuş gibi görünüyor mânâca hiç bir şey ifade etmeyen sadece kafiye tutsun diye kullanılan basit kelimeler var
Yazılan veya var ise muhatabı benim dikkate aldığım bir şey değil ,şiir olarak bakıyorum kelimlerde kopukluklar var ve güçlü bir yapısı yok. Belki hiciv olarak daha güzelleri olabilir ama en azından bu şiir o şiir değil .
Güne düşmesi güzel olmuş en azından hiciv şiiri konusunda biraz fikir teatisi meydana gelmiş.Hiciv şiir konusunda zannediyorum bir kaç kelime sarfetmeye hakkım olsa gerek zira bu konularda yazılan onlarca şiirim var .
Ayrıca hiciv şiirinin asla küfür olmadığına inanıyorum ,eski hicivcilerden zaman zaman dozajı aşmış hiciv şiiri olsa bile bunlar gerçek hicvin o olduğunu anlatmaz, hiciv mütebessim, keskin taşlama ve muhatabı değişik şekillerde remz etmektir
Biraz daha zengin ve güçlü kelimelerle işlenmesi şiire ayrı bir hava ve renk verecektir
Selam ve dua ile
Makberî -Ahmet Akkoyun tarafından 1/9/2010 10:45:54 PM zamanında düzenlenmiştir.
teknik yönü ham kesinlikle üzerinde çalışılması gereken az dozu kaçmış bir hiciv...:) kelimelerin anlam ve kullanma biçimi şairinin kişiliği hayata bakış açısı ile ilgilidir elbet.. hassas duyarlı yürekler söylemek istediklerini kimseyi kırmadan söylerler.. küfürle argoyla toplumu gençliği eğitmek uyarmak istiyorsanız bunun yararlı olduğuna inanıyorsanız kimse size mani olamaz tabii...:)
" güne düşen şiirlerin edebi anlamda eğitim anlamında dikkat çektiği de olduğu göz ardı edilmemeli "...
sağolsun sayın Oflu çok güzel örnekler vermiş...lâkin nerde "günün hicivi "..? nerde " dünün küfürü bile sanat olan divan hicivi ".....:)))))..böyle hicive el pençe divan durulur be usta ...:))))) saygımla
"Kalem kuvvetli olunca taşlama sanki kartopu gibi yumuşak değer ama değdiği yeri de cayır cayır üşütür." ------------------------
Türk Edebiyatında h i c i v in ne olduğunu bilmiyorsanız ve daha doğrusu hiciv yazan heccavları okumamışsanız, bol keseden şiir hakkında lütfen ahkam kesmeyelim.
Burada hicivin hülasası var.
Sizler; içinde daha ağır sözler(iğrendirici, tehditvari), argonun en pis halinin sergilendiği" güya taşlama şiirleri seçkiler alırken veya güne seçilirken nerelerdeydiniz???? Sizlere güne seçilen şiiri veya yorum yapanları KINAMA hakkını kim veriyor? Bu tarzı beğenmiyorum dersiniz olur biter. Beğenmek zorunda da değilsiniz. Ama "hiciv değildir" dediniz mi, hiciv nasıl yazılır örnekleri ile de göstermeniz gerekir.
Sn. Oflu bazı şairlerimizden örneklerini vermiş. Buyurun sizler de, bizler o şairlerden daha büyüğüz deyin!
GÜNÜN ŞİİRİNİ / ŞAİRİNİ KUTLUYORUM Ve Seçki Kurulunun isabetli kararını da. Saygılarla...
Hilmi YAZGI tarafından 1/9/2010 9:23:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
bu söze katılıyorum, bakınız şairi demek ki o kadar susmuş iltimas göstermiş ve en sonunda patlamış. şimdiye kadar yazılan sözde hicivlerin çok üstünde ve dozunda bir şiirdi buradaki. biz şimdiye kadar nelerini gördük.
işin garibi nedense hicivle , taşlamayla uzaktan yakından alakası olmayan yazılar o kadar göklere çıkarıldı ki...
aslında genel olarak değerlendirildiğinde çok dersler çıkarılacak bir şiir. belki de sitedeki karşılıklı gönderme şiirlerine son noktayı koyması bakımından burada olması gerekiyordu.
"Sizler; içinde daha ağır sözler(iğrendirici, tehditvari), argonun en pis halinin sergilendiği" güya taşlama şiirleri seçkiler alırken veya güne seçilirken nerelerdeydiniz????"
sitenin yararları be ustam ...:))))) demek ki site sakinleri edebi anlamda ilerleme kaydetmiş ...buna sevinilir şiirler şerefe be ustam....:))))) sevgimle
bu söze katılıyorum, bakınız şairi demek ki o kadar susmuş iltimas göstermiş ve en sonunda patlamış. şimdiye kadar yazılan sözde hicivlerin çok üstünde ve dozunda bir şiirdi buradaki. biz şimdiye kadar nelerini gördük.
işin garibi nedense hicivle , taşlamayla uzaktan yakından alakası olmayan yazılar o kadar göklere çıkarıldı ki...
aslında genel olarak değerlendirildiğinde çok dersler çıkarılacak bir şiir. belki de sitedeki karşılıklı gönderme şiirlerine son noktayı koyması bakımından burada olması gerekiyordu.
"Sizler; içinde daha ağır sözler(iğrendirici, tehditvari), argonun en pis halinin sergilendiği" güya taşlama şiirleri seçkiler alırken veya güne seçilirken nerelerdeydiniz????"
sitenin yararları be ustam ...:))))) demek ki site sakinleri edebi anlamda ilerleme kaydetmiş ...buna sevinilir şiirler şerefe be ustam....:))))) sevgimle
Hiciv konusu, zannediyorum; şiire bakıştaki farklılıklar gibi farklı bakış açısıyla seyredilmeye devam edecek. Bu normaldir.. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır elbette.
Gerçekte hiciv nedir ve hiciv ustaları neler yazmışlardır diye baktığımızda şöyle bir manzara ile karşılaşıyoruz.
“Hiciv, edebiyatta bir yazı türüdür. Kelime anlamı itibarıyla; bir kişiyi, bir olayı, bir durumu, iğneleyici sözler ve alaylı ifadelerle gülünçleştirerek kınamak ve manzum yolla eleştirilmektir.”
Diye târif edilir.
Yazanın hâlet-i ruhiyesine ve konunun şekline göre kelime seçimleri ve dozajı ayarlanan hicvin ustalarına baktığımızda şu örnekleri görüyoruz.
Divan Edebiyatındaki hiciv ustalarından en büyüğü kabul edilen Nefi;
1)
Gürci hınzırı a samsun-ı muazzam a köpek Kande sen kande nigehbani-i alem a köpek
Vay ol devlete kim ola mürebbisi anun Bir senin gibideni cehl-i mücessem a köpek ……………………………( Sihâm-ı Kazâ )
2)
“Fırsatî sen bu semti bilmezsin Eyleme gel bizimle yok yere ceng Sana kaç kere dedim anlamadın Sözde mazmûn gerekir â pezeveng”
Eşref ise hem târifi daha ileriye;
Eylemem ölsem de kizbi ihtiyar Doğruyu söyler gezer bir şairim Bir güzel mazmun bulunca Eşrefa Kendimi hicveylemezsem kafirim
götürüyor. Hem dozajı daha sert ayarlıyor;
Vakt-i istibdatta söz söylemek memnu idi Ağlatırdı ağzını açsan hükümet ananı Devr-i hürriyetteyiz şimdi değişti kaide Söyletirler evvela sonra s.....ler ananı
Rıza Tevfik Bölükbaşı ne diyor;
…………………….
Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena, Bir sürü türedi, girdi meydana. Nerden çıktı bunca veled-i zinâ? Yuh olsun bunların ham ervâhına!
Mehmet Akif; …………………………………..
“Tükürün, milleti alçakça vuran darbelere, Tükürün, onlara alkış dağıtan kahpelere...
……………………………
Eşref mi? Ondan hiç bahsetmeyelim!
Yani, hiciv öyle çok vernellenmiş bir şiir dalı değil. Belki şöyle bir örnek daha net anlaşılması sağlanabilir. Bütün spor dalları içinde dövüş sporları gibidir. Evet can yanması vardır elbette. Ama yüzme ile kıyaslanması haksızlıktır. Kulvarları farklıdır.
Kullanılan edebî sanatlar elbette şiirin kalitesine katkı yapacak ve seviyesini belirleyecektir. Kelime seçimleri, kafiye seçimleri ve örgüsü her zaman tartışılabilir. Ama hiciv bu değildir demek sanırım biraz hiciv konusunu lightlaştırmaktır ki; o hiciv olmaz.
Ustalar çokça kullanmış olsa bile muhakkak ki sövgüleri, çok ağır hakaretleri tasvip etmek mümkün değil. Fakat, aşıkların bile karşılıklı atışmalarda, hatta televizyon kanallarında rahatça söyleyebildikleri kelimelerin seçilmesinde ne sakınca olabilir?
Hiciv ses getirmeli, değdiği yerde iz bırakmalıdır bana göre..
Kime yazılmıştır, neden yazılmıştır bilemiyorum ama kullanılan kelimeleri çok ağır bulduğumu söyleyemeyeceğim. Şiirin şiirselliğini her zaman tartışabiliriz. Tartışılmalı da..
Hicvi yazan, muhatabın vereceği cevaplara tahammül edebileceği ölçüde yazarsa pek bir sorun olmaz galiba..
Her türlü çalışmanın irdelenmesini ve incelenmesini şahsen doğru buluyorum.
Eyvallah!
Oflu tarafından 1/9/2010 8:33:05 PM zamanında düzenlenmiştir.
"Yani, hiciv öyle çok vernellenmiş bir şiir dalı değil. Belki şöyle bir örnek daha net anlaşılması sağlanabilir. Bütün spor dalları içinde dövüş sporları gibidir. Evet can yanması vardır elbette. Ama yüzme ile kıyaslanması haksızlıktır. Kulvarları farklıdır.
Kullanılan edebî sanatlar elbette şiirin kalitesine katkı yapacak ve seviyesini belirleyecektir. Kelime seçimleri, kafiye seçimleri ve örgüsü her zaman tartışılabilir. Ama hiciv bu değildir demek sanırım biraz hiciv konusunu lightlaştırmaktır ki; o hiciv olmaz.
Ustalar çokça kullanmış olsa bile muhakkak ki sövgüleri, çok ağır hakaretleri tasvip etmek mümkün değil. Fakat, aşıkların bile karşılıklı atışmalarda, hatta televizyon kanallarında rahatça söyleyebildikleri kelimelerin seçilmesinde ne sakınca olabilir?
Hiciv ses getirmeli, değdiği yerde iz bırakmalıdır bana göre..
Kime yazılmıştır, neden yazılmıştır bilemiyorum ama kullanılan kelimeleri çok ağır bulduğumu söyleyemeyeceğim. Şiirin şiirselliğini her zaman tartışabiliriz. Tartışılmalı da..
Hicvi yazan, muhatabın vereceği cevaplara tahammül edebileceği ölçüde yazarsa pek bir sorun olmaz galiba..
Her türlü çalışmanın irdelenmesini ve incelenmesini şahsen doğru buluyorum"
Oflu ağabeyime, yorum ve açıklamaları için teşekkür ederim. Hiciv şiir konusundaki düşüncelerimin aynı paralelde olduğunu da ayrıca belirtmek istiyorum. Sayfama gelerek, gerek olumlu, gerekse olumsuz fikir belirten tüm şair dostlarıma da saygılarımı iletmek istiyorum. Zira, bu değerlendirmeler, daha iyiye ve daha güzele ulaşmam için bana yol gösterecektir. Bu vesile ile, sayfama uğrayan herkese, teşekkür ediyorum. Saygılarımla.
"Yani, hiciv öyle çok vernellenmiş bir şiir dalı değil. Belki şöyle bir örnek daha net anlaşılması sağlanabilir. Bütün spor dalları içinde dövüş sporları gibidir. Evet can yanması vardır elbette. Ama yüzme ile kıyaslanması haksızlıktır. Kulvarları farklıdır.
Kullanılan edebî sanatlar elbette şiirin kalitesine katkı yapacak ve seviyesini belirleyecektir. Kelime seçimleri, kafiye seçimleri ve örgüsü her zaman tartışılabilir. Ama hiciv bu değildir demek sanırım biraz hiciv konusunu lightlaştırmaktır ki; o hiciv olmaz.
Ustalar çokça kullanmış olsa bile muhakkak ki sövgüleri, çok ağır hakaretleri tasvip etmek mümkün değil. Fakat, aşıkların bile karşılıklı atışmalarda, hatta televizyon kanallarında rahatça söyleyebildikleri kelimelerin seçilmesinde ne sakınca olabilir?
Hiciv ses getirmeli, değdiği yerde iz bırakmalıdır bana göre..
Kime yazılmıştır, neden yazılmıştır bilemiyorum ama kullanılan kelimeleri çok ağır bulduğumu söyleyemeyeceğim. Şiirin şiirselliğini her zaman tartışabiliriz. Tartışılmalı da..
Hicvi yazan, muhatabın vereceği cevaplara tahammül edebileceği ölçüde yazarsa pek bir sorun olmaz galiba..
Her türlü çalışmanın irdelenmesini ve incelenmesini şahsen doğru buluyorum"
Oflu ağabeyime, yorum ve açıklamaları için teşekkür ederim. Hiciv şiir konusundaki düşüncelerimin aynı paralelde olduğunu da ayrıca belirtmek istiyorum. Sayfama gelerek, gerek olumlu, gerekse olumsuz fikir belirten tüm şair dostlarıma da saygılarımı iletmek istiyorum. Zira, bu değerlendirmeler, daha iyiye ve daha güzele ulaşmam için bana yol gösterecektir. Bu vesile ile, sayfama uğrayan herkese, teşekkür ediyorum. Saygılarımla.
Ama bahsettiğim güzellik, gerçekten hiç hiciv okumamış gibi ve hiç şiiri bilmiyormuş gibi davranmayan, bunu açık bir dille ifade eden Kaan Beyin var ettiği bir güzelliktir.
"Günün Şiiri" sıfatına ulaşabilmesi için çokça çalışılması gereken, "cayık" gibi zorlama kelimelerle , "balığa takılan ağ" gibi ters benzetmelerle işi kotarmaya gayret edilmiş bir şiirin, yanındaki kırmızı kurdeleyi hak etmediğini düşünüyorum.
Ama sorun teknik anlamda var olan yetersizlikler değil sadece.
Her şeyden önce yukarıda okuduğum şey bir hiciv değil. Hiciv başka bir şeydir. Edebi sanatları edebi kaybetmeden işler.
"Davar" demez mesela muhatabına. "Hıyar" hiç demez.
Ben sevmedim, sevemedim..
Üstelik bahsi geçen mevzu, yıllardır dillendirdiğimiz; forumlar açtığımız bir konudur.
Halil Bey ile ilgili hiç bir sorunum olmadığını hatırlatmak, kendisini hiç tanımadığımı belirtmek isterim. Emeğine ve paylaşımına saygımı da ayrıca eklemek istiyorum. Ama bu şiir "Günün Şiiri"yse, dün şiir yayınlayan şair dostların kırıldıklarını hissediyorum..
Bilirsin senin yorumlarına itibar eder ve önem veririm. Değerlendirmelerinde katıldığım ve katılmadığım yerler var. Öncelikle hiciv sanatı ile edebiyatımızdaki diğer şiir türlerini karıştırmamak gerekir diye düşünüyorum.
/"Davar" demez mesela muhatabına. "Hıyar" hiç demez./
Hicivde halk arasında konuşulan ve toplumun benimsediği günlük hayatımıza girmiş bazı kelimeler mutlaka geçecektir. Çok ağır, tehditvari ve muhatabını yaralamadıkça, bunlara hicivin tuzu biberi olarak bakmalıyız. Burada bir sevda şiiri veya methiye yazılmıyor dikkat ederseniz.
/"cayık" gibi zorlama kelimelerle , "balığa takılan ağ" gibi ters benzetmelerle.../
Burada bence halk ağzı kullanılmıştır. Hani Anadolu'da birisi sözünden caydığında; "duydum ki sözünden cayık" yani "caymış" gibi ifedelere sıkça rastlanır. Zorlama olduğunu düşünmüyorum.
İkincisi; her zaman balık ağa takılmaz, bazen de ağ balığa takılabilir. Şiirde devrik dize kurmak da vardır bildiğiniz gibi.
Hani haberciler arasında meşhur bir benzetme vardır; Köpeğin bir adamı ısırması haber sayılmaz ama; adamın bir köpeği ısırması bomba gibi haberdir diye.
Ben şahsen şiiri koşma tarzı ile yazılmış güzel bir hiciv örneği olarak gördüm.
Bilirsin senin yorumlarına itibar eder ve önem veririm. Değerlendirmelerinde katıldığım ve katılmadığım yerler var. Öncelikle hiciv sanatı ile edebiyatımızdaki diğer şiir türlerini karıştırmamak gerekir diye düşünüyorum.
/"Davar" demez mesela muhatabına. "Hıyar" hiç demez./
Hicivde halk arasında konuşulan ve toplumun benimsediği günlük hayatımıza girmiş bazı kelimeler mutlaka geçecektir. Çok ağır, tehditvari ve muhatabını yaralamadıkça, bunlara hicivin tuzu biberi olarak bakmalıyız. Burada bir sevda şiiri veya methiye yazılmıyor dikkat ederseniz.
/"cayık" gibi zorlama kelimelerle , "balığa takılan ağ" gibi ters benzetmelerle.../
Burada bence halk ağzı kullanılmıştır. Hani Anadolu'da birisi sözünden caydığında; "duydum ki sözünden cayık" yani "caymış" gibi ifedelere sıkça rastlanır. Zorlama olduğunu düşünmüyorum.
İkincisi; her zaman balık ağa takılmaz, bazen de ağ balığa takılabilir. Şiirde devrik dize kurmak da vardır bildiğiniz gibi.
Hani haberciler arasında meşhur bir benzetme vardır; Köpeğin bir adamı ısırması haber sayılmaz ama; adamın bir köpeği ısırması bomba gibi haberdir diye.
Ben şahsen şiiri koşma tarzı ile yazılmış güzel bir hiciv örneği olarak gördüm.
Adama benzettim uslu durunca; Zehirleri aktı şamar vurunca. Bir iki cümleyi düzgün kurunca; Kırk yıllık sarhoşu ayık zannettim! ********************************** Tebrikler efendim.günün şiirini şairini kutlarim yüreğinize sağlık Selamlar saygılar...
Adama benzettim uslu durunca; Zehirleri aktı şamar vurunca. Bir iki cümleyi düzgün kurunca; Kırk yıllık sarhoşu ayık zannettim! ****************************************** Hocam sizde o kadar açığa rağmen anlamamışsınız? Güzel vurmuşsunuz da kendi üzerinizden vursaydınız daha tesirli olurdu ve mutevazı olurdu. SELAM VE SAYGIMLA BAŞARINIZ DAİMİ OLSUN GÜNE YAKIŞMIŞ
maskosu tarafından 1/9/2010 9:25:22 AM zamanında düzenlenmiştir.
Pearl Harbour'u bilirsin.. 2. Dünya Savaşında Japon'ların baskın yaptığı ve 96 zırhlıyı batırdığı liman.. Filmini izlemişsindir en azından.. Oysa limanda 97 gemi vardı.. Birine dokunmadılar!.. Niye? Çünkü o gemi yukarıdan bakıldığında üzerinde beyaz bir haç taşıyan hastane gemisiydi.. Adı Solace.. Türkçesi ; teselli, üzüntü azaltan.. Solace o baskın sonrası tam 25 000 genci hawaideki o limandan anakaraya taşıdı.. Bütün analar babalar umutla onu bekledi.. Kendi çocukları da geldi mi ? .. Ve sonra oradan kurtulan gençler ve aileleri bir dernek kurarlar ve birer madalya yaptırırlar; üzerinde o geminin kabartması olan bir madalya.. Ve gururla taşırlar boyunlarında.. Devlet rahatsız olur. Acaba bu savaş karşıtı bir gösteriye dönüşür mü diye.. Gemi daha yeni.Jilet olmaz.Zaten savaş sonrası ekonomi kötü.. O zaman derhal satılmalı.. Ve uzak doğuda bir ülkeye satılır.. Tahmin edin o ülke hangisi?.. Türkiye.. Solace olur ANKARA.. Ve bir seyahat gemisine dönüştürülür.. Düşünsenize Gelibolu anzaklar için nasıl bir hac yeri gibiyse bu gemi de Amerikalılar için bir hac yeri olabilirdi.. Ama olmadı.. Yaşlandı ve açığa alındı.. Yani pırıl pırıl jilet.. O sıralarda Haliç kenarındaki Çorlulu Ali Paşa camii restore edilmektedir.. Restorasyon gelip bahçedeki şadırvana dayanır.. Ama bir sorun vardır.. Şadırvaın tavanı kurşundandır.. Savaş ve kıtlık yılları.. Camiinin imamı heryere başvurur ancak sonuç alamaz.. Etibank dahi "elimizde yok" diyerek hocaya olumsuz yanıt verir.. O sırada tersaneden bir haber gelir.. "Gelin bizde istediğiniz kadar kurşun var!".. ? Solace sökülürken bir odanın tamamen kurşun olduğu görülür.. Röntgen odası.. Ve Çorlulu Ali Paşa Camiinin şadırvanının çatısı o kurşunla yenilenir.. İkinci dünya savaşındeki o en büyük baskından kurtulan tek gemi olan SOLACE den tek kalan o camiinin şadırvanının çatısındadır..
Şimdi bütün bunları neden anlattım?.. Şiir yazamıyorum napiim.. Bari bu vesileyle birşeyler paylaşayım dedim..
Değerli Sevinç Abla, Eleştirilmek çok hoşuma gidiyor. Ancak, eleştiri tarafsız ve yapıcı olmalıdır. Şayet zayıf yanları varsa, değerli zamanınızı ayırıp tahliller ve irdelemeler yaparak ortaya koysanız daha muteber bir iş yapmış olurdunuz. Ben de haddimi bilerek, hatalarımı düzeltmek için çaba harcardım. Evet, daha güçlü yazan arkadaşlarımız olabilir. Ancak , seçki kurulunun takdirine saygı duymak gerektiğine inanıyorum. Ayrıca "yetersiz buldum" diyorsunuz;elbette öyle, insan kendini "yeterli" görürse o zaman azar. Değerli Sevinç Abla; Yetersiz olduğum konusundaki düşüncenizi somut delillerle ortaya koymanız gerekir ki, şair de eksikliklerini tamamlayabilsin. Zira hece şiiri hakkında, hele de "hiciv" mevzubahis olunca, sizin istidadınızı ve bu konudaki birikiminizi bilmeyen yok. N'oluuuur :) Bana yardım et be ablaaaaaa...... :) :) :)
Değerli Sevinç Abla, Eleştirilmek çok hoşuma gidiyor. Ancak, eleştiri tarafsız ve yapıcı olmalıdır. Şayet zayıf yanları varsa, değerli zamanınızı ayırıp tahliller ve irdelemeler yaparak ortaya koysanız daha muteber bir iş yapmış olurdunuz. Ben de haddimi bilerek, hatalarımı düzeltmek için çaba harcardım. Evet, daha güçlü yazan arkadaşlarımız olabilir. Ancak , seçki kurulunun takdirine saygı duymak gerektiğine inanıyorum. Ayrıca "yetersiz buldum" diyorsunuz;elbette öyle, insan kendini "yeterli" görürse o zaman azar. Değerli Sevinç Abla; Yetersiz olduğum konusundaki düşüncenizi somut delillerle ortaya koymanız gerekir ki, şair de eksikliklerini tamamlayabilsin. Zira hece şiiri hakkında, hele de "hiciv" mevzubahis olunca, sizin istidadınızı ve bu konudaki birikiminizi bilmeyen yok. N'oluuuur :) Bana yardım et be ablaaaaaa...... :) :) :)
...taşlar o kadar kuvvetli gelmiş ki hedefini ıskalaması mümkün değil.. o kadar güzel bir hiciv ki ve herkesin kendine alacağı o kadar hisse var ki.. Rabbim bizleri kibirden uzak eylesin...
...İmam-ı Rabbani bile ,'Bilmediklerimi ayaklarımın altına koysalardı başım arşa değerdi.' derken biz kim oluyoruz ki birilerine üsten bakalım..Rabbim muhafaza buyursun...
Gölgesini gördüm güneş batarken, Meğer cüce imiş, büyük zannettim.
... Rabbim bizleri kendini bilen ve nefsine hükmedenlerden eylesin...sağolasın Halil Bey ,güzel gönlünle varolasın...
Kalem kuvvetli olunca taşlama sanki kartopu gibi yumuşak değer ama değdiği yeri de cayır cayır üşütür. ( Burası yorum imgesı)
Edebi yönü ile harika bir taşlama örneği. Yanılgıya düşmenin siteme dönüştüğü, gönül yıkmadan sanki bir talebenin saçını okşar gibi ifadelerle ince üslubu ve koşma-taşlama tarzı ile oldukça başarılı bir şiirdi.
Beğendim ve haz aldım. Daha ne denir ki dik bakışlı adama
„Neden benim yorumum sizi rahatsız etti“ diye sormayacağım çünkü; sizin her yere maydonoz olduğunuza sık sık rastlıyorum.
Birincisi; şiir altında, sadece şiir hakkında görüş bildirebilirsiniz. Şiir sahibi buna müsade etmiştir.Eğer yorum altında şiirle ilgili takıldığınız yer varsa, onu da söyleyebilirsiniz tartışırız. Ama buraya, kellerle sağırlarla ilgili atasözü yazmaya kalkarsanız; ben değil de başka biri olsaydı size; "It Ürür Kervan Yürür" atasözünü hatırlatırdı.
Ben öyle bir şey yapmayacağım. Edebi ağırlığı ve ifadelenmesi güzel olan her türlü taşlamaya görüş bildiririm ve muhatabı beni hiç ilgilendirmez. Ha taşlama diye, sokakta bile konuşalmayacak argo kelimlerele, tiksinti verecek ve herkesi itham altında bırakacak deli saçması ve kopuk bir şiir yazılırsa ona karşı da tavrım değişik olur. Ha sizin mideniz öyle şiirleri götürüyorsa saygım var. Bunu şiir altında da falan yorumcuya filan yorumcuya göderme yapmadan bildirim. Size tavsiyem "hiciv nedir" iyice araştırın ve itibar edilecek sözlerle sayfama gelin ki; nazarımda şimdiye kadar oluşan saygınlığınızdan fire vermeyin.
İkincisi; kel değilim bundan emin olabilirsiniz. Ve hatta on kele yetecek kadar da saçım var.
Lütfen benim yorumlarımı değil şiiri inceleyin; belki size de düşecek pay vardır.. İstifade edin derim.
Son olarak; Bırakın da hangi şiirleri beğenip, hangilerini beğenmeyeceğime veya neyi eleştirip neyi örnek göstereceğime kendim karar vereyim olur mu? Dikkat çekmek için lütfen ismimi malzeme yapmayınız Teşekkürler.
Şiir sahibinden özür dileyerek İyi geceler ve saygılarla...
Başka bir sayfada yorumunuzu okuduğumda tarafsız düşündüğünüzü varsaymıştım yanıldım mı? Orada bu taşlamaların gönül yorduğunu benzer ifadelerle dile getirmiştiniz bu taşlama hoşunuza mı gitti? İlginç... Aklıma bir atasözü geldi; "KELLER SAĞIRLAR BİRBİRİNİ AĞIRLAR"
„Neden benim yorumum sizi rahatsız etti“ diye sormayacağım çünkü; sizin her yere maydonoz olduğunuza sık sık rastlıyorum.
Birincisi; şiir altında, sadece şiir hakkında görüş bildirebilirsiniz. Şiir sahibi buna müsade etmiştir.Eğer yorum altında şiirle ilgili takıldığınız yer varsa, onu da söyleyebilirsiniz tartışırız. Ama buraya, kellerle sağırlarla ilgili atasözü yazmaya kalkarsanız; ben değil de başka biri olsaydı size; "It Ürür Kervan Yürür" atasözünü hatırlatırdı.
Ben öyle bir şey yapmayacağım. Edebi ağırlığı ve ifadelenmesi güzel olan her türlü taşlamaya görüş bildiririm ve muhatabı beni hiç ilgilendirmez. Ha taşlama diye, sokakta bile konuşalmayacak argo kelimlerele, tiksinti verecek ve herkesi itham altında bırakacak deli saçması ve kopuk bir şiir yazılırsa ona karşı da tavrım değişik olur. Ha sizin mideniz öyle şiirleri götürüyorsa saygım var. Bunu şiir altında da falan yorumcuya filan yorumcuya göderme yapmadan bildirim. Size tavsiyem "hiciv nedir" iyice araştırın ve itibar edilecek sözlerle sayfama gelin ki; nazarımda şimdiye kadar oluşan saygınlığınızdan fire vermeyin.
İkincisi; kel değilim bundan emin olabilirsiniz. Ve hatta on kele yetecek kadar da saçım var.
Lütfen benim yorumlarımı değil şiiri inceleyin; belki size de düşecek pay vardır.. İstifade edin derim.
Son olarak; Bırakın da hangi şiirleri beğenip, hangilerini beğenmeyeceğime veya neyi eleştirip neyi örnek göstereceğime kendim karar vereyim olur mu? Dikkat çekmek için lütfen ismimi malzeme yapmayınız Teşekkürler.
Şiir sahibinden özür dileyerek İyi geceler ve saygılarla...
Başka bir sayfada yorumunuzu okuduğumda tarafsız düşündüğünüzü varsaymıştım yanıldım mı? Orada bu taşlamaların gönül yorduğunu benzer ifadelerle dile getirmiştiniz bu taşlama hoşunuza mı gitti? İlginç... Aklıma bir atasözü geldi; "KELLER SAĞIRLAR BİRBİRİNİ AĞIRLAR"
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.