16
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2259
Okunma
Kuru yaprak misali savruldum yâr ardından
Terki diyar eyledim, gezerek geçti ömrüm
Biçaredir hasretim, gurbetin feryadından
Gurbet elde yolları, ezerek geçti ömrüm
Her aynaya bakışta, sanki müjde veriyor
Gençlik elden giderken, beden bile eriyor
Yüzümdeki çizgiler, gerçek neyse seriyor
Bir hazan mevsimini, sezerek geçti ömrüm
Menfaat tüm dostluğu, yalan etmiş bitirmiş
Gayemiz şüphe olmuş, millet güven yitirmiş
Yaşamla ölüm demek, hepsi tek bir satırmış
Dünya kahpe dünyası, bezerek geçti ömrüm
Sultan oldum kendime, nefse köle olmadım
Murat ettim ders aldım, ilim ile dolmadım
Gonca bir gül misali, koklanarak solmadım
Nefsin dört hal sırrını çözerek geçti ömrüm
Durgun durgun akarken, çağlar bazı anlarım
Sırra kadem basarım, deli akar kanlarım
Yalana hacet yoktur, vardır deli yanlarım
Şeytan a yenik düşüp, azarak geçti ömrüm
“ikra” Allah kelamı, emirdir o kuluna
Oku da dön yüzünü, yüce hakkın yoluna
Can bir değil bin defa, post olsun okuluna
Bunca yıl bildiğimi, yazarak geçti ömrüm
Bütün dünyam bir çöldür, arar iken vahayı
Ufkumda serap sandım, ilimdeki bahayı
Bir fırtına sardı ki, turap dolu sahayı
Del oldum ben yoluna, tozarak geçti ömrüm
Nefsim bana düşmandır, daha sı da denmedi
Çok harp yaptı benimle, bedel hiç ödenmedi
Ben onu yenemedim , oda beni yenmedi
Şeytanla hep aramı bozarak geçti ömrüm
Tıkır der ki tefekkür, eyle günü sorgula
Dünü al da bu güne, ne var ne yok burgula
Ölmeden mizanı kur, kendi kendin yargıla
Suçlu nefse sin’imi kazarak geçti ömrüm
Bunca yıl bildiğimi, yazarak geçti ömrüm
30 /12 /2009
Soma
Sin : mezar
Baha: parıltı
5.0
100% (6)