evet gecedesiniz bayım,
öylesiniz, öylesiniz ki
siz denizlerin en kala/balığı
gökyüzünün en yalnız kuş/usunuz
hangi müziğin tınısı işlemiş ki yüreğinize
hangi umutsuzluk gergeflenmiş ki benliğinize
kendi denizleştirdiği bir kenti bırakıp gitmenin
o buruk acısını yaşayan bir martının kanatlarındasınız


evet yorgunsunuz bayım,
yıldız ay ve melakoli, içinize fısıldar
karanlık geçmişinizi devindirip sunar gökyüzüne
bir akşamüstü, o "küçük sahil kasabası"nda açığa vuran
gemilerin gizeminde saklanılan bütün sevdalar anlatılır
chopin’den arta kalan hangi melodi varsa valse dair saatlerde
içinizde "alıp başını gitme"nin o buruk yalnızlığı...


evet düştesiniz bayım,
yeşilliğinin hangi maviye çaldığını
bilmediğiniz yeryüzünün gökyüzüne oranı
uzayıp akar geceden o vakitlere varan saatlerde
siz öylesiniz bayım, bilmezsiniz uçurtmaları çocukluğunuzun
ne zaman çağırmaya kalksanız, elinizden kayıp giden ipin ucudur
adınız...

öylesiniz bayım,
şavkıyan ayın berraklığında suya düşen bir su’sunuz..
ve susuyorsunuz...

Hasan BİLGİN