13
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1694
Okunma

Aynagöz bir suretin raksına tutulmuşum
Elimde kum saati, başımdan düşer külâh.
Duru suyun içinde sanki unutulmuşum,
Havuzuma bir çocuk taş atıyor her sabah.
Halka halka sularda hayat denen seyrangâh
Bir Dünya ki sinema, sahnesini kurmuşum
Kâh tozunu alırım, oyuncu olurum kâh.
Kurşun sıksam nefsime bana dönmüyor silâh
Bir hücreden fırlayıp takvime savrulmuşum
Çarkı döndürmek için, çekiyorum Bismillâh…
Çekiyorum ya,
…..Döne döne, yana yana…
…….Hayır! Hayır!
………Sen beni çekiyorsun, ben sana koşuyorum
……….Bend’olmuşum zincirine
…………Kaçıncı halkayım?
…………..İşte onu bilmiyorum…
Rastlıyorum yollarda seni gören gözlere
Sarılıp öpüyorum seni sevdiler diye.
*
Düşmüşüm yollarına, yolunda dolaşığım
Gül kokan, ışıklanmış rüzgârlara aşığım
Bu yorgun bedenimi göklerde uçak eyle
Aşkınla doldur kalbi, köz ateş ocak eyle
Farksızım bir yetimden, çağır da kucak eyle
Düşmüşüm yollarına, yolunda dolaşığım.
Sevdanla çiçeklenen gönlümdeki mevsimden
Tenini, nefesini hatırlatan isimden
Kokun gelir baharın gizlendiği resimden
Gül kokan, ışıklanmış rüzgârlara aşığım.
Kaç asır diyorsun ki:
“…Beni gören
…..Yahut beni göreni görmüş olanı gören
…….Bahtiyârdır…”
İşte düş ikliminde sonsuz bir uykudayım,
Gecenin bir yerinde tutuver ellerimden.
Bu sanki uyku değil, derince kuyudayım
Düşmüşüm en dibine, ter akar her yerimden.
Rüyâlarım hep seni, hep seni arzuluyor
Usulcacık giriver, beynime gözlerimden.
Ezele ve ebede kapılar aşk soluyor
Uğrunda divaneyim, gitme gündüzlerimden...
Mustafa CEYLAN
---------------------------------------
GÜLCE-Bahçe
5.0
100% (7)