5
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1551
Okunma
Yorulmak nedir bilmezdi
hayatının ağır koşullarından şikayet etmezdi
eli her zaman muhtaçlara ererdi
onları sokakta bulur evine konuk ederdi
konuşması tane tane
bakışı dalgın
hüzünlüydü
lakin yüzü her zaman güleç
işte böyle biriydi
Hacı Mustafa Abi
O’nu Feneryolu tren istasyonunda
ya gazete okurken bekleme salonunda
ya da istasyonun kuzey tarafındaki
büfeciyle hasbihal ederken bulurdum
ooo geldin mi canciğer
naber derdi hemen
benim moralim bozuk olurdu
yanına teselli bulmaya
azıcık tecrübe almaya giderdim
gençliğin o zor anlarında çıkmazlarında
gel bakalım derdi
Kadıköy’e gidelim derdi
ilk trenle giderdik
bazen Feneryolu’ndan konuşa konuşa giderdik
ee anlat bakalım reis derdi
bana böyle hitap ederdi
ben yaa diye başlar
başımdan geçenleri
moralimi bozan şeyleri bir bir
anlatırdım
Kadıköy’e gelirdik
tüm sinemaları
kitapçıları
kafeleri gezerdik
iskelede parkta oturur
Haydarpaşa’yı seyrederdik
Akşam eve dönüşte
bir hayli geç olurdu
ama mesele de çözümlenmiş olurdu
bu sefer evde neredeydin bu saate kadar
soruları olurdu
ben de anlatırdım
hepsini değilse bile
onları ilgilendirebilecek herşeyi
böyle geçerdi hemen hemen
80’li yılların ortalarında
İstanbul’da cumartesileri.
FARUK TABAK
5.0
100% (3)