7
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1679
Okunma

(Bir dost ki, dostluğunu Hz.Ebu Bekir sıddık gibi yaşamaya çalışan, dostunun bir sıkıntısı olduğunda ona sormadan sıkıntısını anlayıp gideren, o benden önce ölürse ben ne yaparım diye hüzünlenen bir dost`a, Aykut Karagülmez kardeşime yazılmış bir şiir)...
Karlı bir akşamdı,fırtına vardı boran vardı
Bu anlamsız dünyada hep boş yere yaşamıştı
Anlamsız bir gecede,anlamsızca çekip gitmişti.
Kimse anlamadı neden gittiğini,
Bilmediler,düşünmek bile istemediler
Bu kaçarcasına gidişini.
Bir gün öldüğünü duydular,inanmadılar
O,ölmeyi bile beceremez dediler
Güldüler,alay ettiler.
Ölmek yürek işidir,cesaret ister...
O,su verilmiş çelikten yüreğiyle,
O,ağlatan cesaretiyle ölmüştü.
Kayan bir yıldız gibi,göçüp gitmişti alnının akıyla...
Vefasız bir geceydi
Ömrünü adadığı sevdaları
Bir kurşun gibi saplanmıştı sol yanına.
Son nefesini verirken tebessüm içinde
oracıkta solmuştu...
Soğuk çehresine rağmen sıcacık bakıyordu
O buz gibi yürekleri bir anda yakıyordu
Yüzündeki kırışıklık,bütün sırlarını saklıyordu...
Haber salındı eşe dosta,
Kimi yanına geldi,kimi de sahte yasta
Bir can yoldaşı vardı,ömrünü adadığı
Bir kardeşi vardı,garip diye çağırdığı.
Garip mahzun,garip kederli
Seyretti elemle, sedyede yatan kardeşini
Bulut görmemiş kar gibi yatıyordu boylu boyunca
Bir yıldız küme’si gibi, parlıyordu nur içinde
Gözleri açıktı.
Son kez görmek için garibi, sanki hep onu bekliyordu.
Garip, sarıldı kardeşine, öylece kalakaldı
Kapattı gözlerini derin bir uykuya daldı
Uzanan eller bir gerçeğe şahit oldu
Rabbim, son duasını da kabul etmişti
Ve dostuna sadık kalmıştı garip...
5.0
100% (5)