10
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1498
Okunma
atmaya kıyamadığım
kararmış gümüş bir çerçeve ismin
içindeki resmi
hileyle alıp elimden
hani o hiç yüzünden
herşeyi bin parça edip de gittiğin akşam
yok etmiştin
o günden beri ilk kez
bu sabaha karşı yattığım
delik deşik yorgun uykumun kuytularında buldum izini
düş içinde düş gibi
bezgindin
üstelik
güya misafirimizdin bir odasında
o sevgili çocukluk evimin
kâh Çınaraltı’nın serinliğinde
kâh deniz kıyısında
yine bana küs gibi
benimle gezindin
ah sevdiğim
nasıl da özlemişim
hatırlamak istiyorum da şimdi
sen bana
ben sana ne söyledim
anlamı neydi
bulutlu bakışının buğusunda ıslanmış kirpiklerinin
çözemedim
rahmete yürüyen babam da bizimleydi
ve ben meczup mahzunluğundaydım
kimsesizliğimin
sensizliğimin
bî-çâreliğin
ah ömrümün bilmecesi
bitmedi mi sürgünlüğü yüreğinin
yetmedi mi işkencesi sessizliğinin
dinmedi mi fırtınası bu kan davalı sevda öfkesinin
dilim varmıyor halâ
lanet olsun
"ben de seni sevmiyorum
çoktan unuttum" diyemedim
ve biliyorum ki
son nefesime dek
o kararmış gümüş çerçeve misali
yüreğimin zimmetinde kalacak sevgin...
CEYDA GÖRK
19KASIM2009