5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3502
Okunma

sana geliyorum kilometrelerce uzaktan
uzadıkça uzuyor yollar,
dağlar sa, sıra sıra önümde
yol kıyılarındaki insanlar nereye yetişecekler bilmiyorum
pür telaş içindeler sararmış ayva yaprakları gibi
bir o yana, bir bu yana kaçışlar
yollar kısalıyor mu ? uzadıkça zaman
farkındasızlık alıyor içimi yeni ateşlenmiş fırınlar gibiyim
yanıyorum, yanıyorum
sana yaklaştıkça
farkında değilim , yolların uzadığını hasrete
kulağıma fısıldıyor her dakika,
ben bittim, tükendim diye zaman
çakmaklı gecelerin mehdabına gömüyorum hayallerimi
ben senden mi geliyorum
yoksa sana mı geliyorum İstanbul
inan hiç farkında değilim
sende bir emanetim var biliyorum
ona kavuşmak için sana geliyorum
Sana geliyorum İstanbul
Bu gece yıldızlar arkadaşım olsun
Sokaklar sa dostum
Sende kalacağım bu gece
gökyüzü temiz ve parlak acıbadem sırtlarında
emanetini alıp çıkacağım çamlıcaya
sarılıp kör sarmaşıklar gibi, sarılıp birbirimize
en güzel ve en mesut günlerimiz
başlangıcımız olsun Kadıköyde
doyumsuz ışıklarıyla karşımızda Avrupa
havada kanat sesleri martıların,
ve mutluluğumuzun kanat çırpınışları
sussun her şey, dursun zaman
ve çılgın sevişmelerimiz
dursun gözlerimizde
Ben sana, sana geliyorum İSTANBUL
13/11/2009- saat 15.26 da
Vural Atak Çamlıgil