25
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2629
Okunma

Düşen yaprağın hüznü var
Gecelerin sakladığı sahipsiz öykülerin,
Soluduğu keder deryalarında
Yanıyor yine uzak şehirlerin loş ışıkları
Karanlığın sesi geceler içinde büyüdükçe büyüyor
Bir içli nağmedir ki o anda yüreklere dokunan
Yazılan her satırda yalnızlığın gözyaşları var…
Zaman çizgisinde yitirilmiş olan duygular
Yolunu kaybetmiş kör bir kurşun gibi
Saplanırken içli gecelerin yanık duran göğsüne
Gönüllerde bir sızı var ki durmaz, kanar.
Can götürmez bir cefa dünyasında
Dikenlere sarılı kalırken bütün mutlulukların adı
Her anında yalnızlığın gözyaşları var…
Kusar durur zehrini birikmiş acıların deli yelleri
Yoksunluğun en cüretkâr sahnesinde başlar
Yazgı denen bir bitimsiz oyun
Gösterirken gerçekleri sere serpe
Büklüm büklüm eğdirir başını bütün yaşanmışlıklara
Yaşarken geceler kendi içinde sevincini
Bizlere sunduğu türküde yalnızlığın gözyaşları var..
Islanır kelimeler, gözler karışır sislere
Duygusallığın en vefasız anında yürekler yanar
Mevsimler gelip geçerken ruh duymaz olur
Duymaz olur, umudun o sönmez ışığını
Sönerken boş vermişliğin deli dalgası gönüllerde
Hüzünlere yol almış olmanın zorlu yokuşlarında
Yorgunluğun ağırlığında yalnızlığın gözyaşları var
Gözyaşları var yoksunlukların derinliğinde
Acı biriktirir yürekler içinde
Bomboş ellerin yürek yangını bitmez olur
Şafakların sökmez olduğu gecenin düşlerinde
Bir kapı arkası kadar yakın uzaklıklarda
Sızlanırken güneşin battığı yer
Kanadığı yede yalnızlığın gözyaşları var…
5.0
100% (11)