25
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1565
Okunma
anılar sokağından yükseliyor sesler
lâkin başını çıkaramıyor topraktan kardelen
ellerimde hüzün çiçekleri
mutlak ölüme doğru geçiyorum son sokağı
artakalan ne çok çığlık…
yakararak
karanlığı yazar güncem
bakışları buz kesiği
dev bir kaya ağırlığı
bulutlar gibi girdi toprağa içi
gölgesini gizleyemedi ölümden
küçüktü / küçücüktü, büyük ömründen
her şey masal şimdi
çölde barınamayan nehir içim
sağır rüzgârın alamadığı sızıyı
hangi denizde batırsam
hangi su yıkar kalbin acısını
baht dediğin tahtı kim yıkabilir ki?
karanlık odada görünmeyen yıldız o şimdi
göremezsin sadece duyumsa
rüzgârın öfkesiyle birleşirken ateşin öfkesi
kalmakla gitmek arasında
kırılır dalgasında dengesi
gün batımında gider aklım
uzaklara sürerken beni arkandan
yok olur sabrımın sesi
sevmem akşamları bu yüzden
unutulmayan o şarkıda an beni
henüz vakit erken
ölüme dönen yolda durma, der
annemin fısıltılı giz sesi
gelip bulur o zamanlarda beni
yarını dokuyamayan umut gergefi
kayıp harâbe kuytularda
kar düşmüştü ya sen giderken
erimedi bir daha
devedikenleri doldu bahçem
el süremem, her biri ayrı kanatır
senin tutamadığın ellerimi
kendimi yalnız taşı(rım)yamam
sen gittin gideli…
(…gidişinin yıl dönümü yaklaşan Annem’e)
Hâdiye Kaptan
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
5.0
100% (10)