27
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2505
Okunma

HAYDİ ŞİMDİ KULAK VER DE DİNLE BİR TANEM
Unutturmayan unutulur mu evlat?
Bazen dalıp gidiyorum işte o kadar.Bu seferki ne baba?
Bu sefer gerçekle hayal arasındaki zıtlığı ve çekim gücünün sırrına yaklaşmayı denedim.
Mecazi olanla hakiki olan arasındaki ilişkiyi yakalamaya çalıştım.Mecaz ne, hakikat ne ?
Mecaz sen ve ben, ben ve annen, sen ve Elif biz bir rüyayız. Hepimiz uykudayız, ölünce uyanırız ve hakikat başlar.
Bir de ölmeden önce ölenler vardır ki onlar için hakikat bu dünyada başlar. O zaman hakikati aramak ölmeyi istemek midir?
Hayır evladım ölmeyi istemek olmaz, ölmeden önce ölmeyi istemek olur.
Ölmeden önce ölmeyi istemekse, fani olana bağlanmamayı öğrenmektir. Bu da aşktır, yani ölümsüz olmaktır.
Benim Elif’ e bağlanmam sadece mecaz mı? Sadece mecaz yani gerçek değil. Sonlu olan fani olan hiçbir şey gerçek değildir.
Ama neden ben Elif’ i hayatımın gerçeği olarak hissediyorum. Onca zaman geçmesine rağmen hala ilk günkü gibi gerçek.
Onun için hayatımda Elif varken bir kadına yer yok. Büyük lokma ye büyük laf etme demiş eskiler.
Ama gerçek ben böyle hissediyorum.
Mecazın bütün fitnesi de burada evlat, kendini gerçeğin ta kendisi olarak gösterir. Biz gerçek değiliz evlat.
Biz gerçeğin suretleriyiz, yansımalarıyız.
Büyük konuşmamak lâzım. Elif’i sen mi sevdin? Elif’ i sana sevdiren seni Elif’ e sevdiren kimse gerçek yalnızca odur.
O’ na aşık oluncaya kadar daha çooook mecaz yaşarsın…..
Bu hikâyeyi dinlediğimde çok fazla etkilendim ve ansızın yüreğimden kâğıda süzüldü cümleler..
...Hakikat perdesinden bir kinayedir dökülen.
......Ve ruhuma giydirdiğim
.........Aşkımın kisvesidir şimdi yanlızlığım
Beden-i şehrimde hazan mevsimi
Adını koyamadığım
Beyaz zambaklarım vardı
İlkbahardan kalma
Solmasına mani olmaya çalıştığım.
Şimdi solgun dallarından
Dökülen her damla
Tenimin iç duvarlarını dövüyor
Sessizce en ücralarımda
Biriken kan gölcükleri var şimdi
Alacakaranlık bir geceden
Kopup gelen
Kamerin huzmelerinden
Bir çığlık dökülür yeryüzüne
Şemsimi çoktan
Bit pazarında umutsuzluğa sattım
Dudaklarım yayılmaz gamzelerime doğru
Artık puslu bir gün bakışlarım
Korkuyorum günün ışımasından
Yine mi yolculuk ?
Kendimi taşımaktan yana aczim var
Şimdi içimdeki tuvale çizdiğim
Neşeli kadından arta kalan
Üzgün bir gölge vuruyor yere
Ağrıyan tan yerine dalmış
Ölüme tutsak bir çift göz
Gitmeli mi?
Kalmalı mı ?
Zaman ayrılığa kurulmuş
Ve saat gitmeleri çalıyor ne yazık ki
Usulca topluyorum bütün kırgınlıklarımı
Düşüyorum
Hüznün bitmek bilmeyen yollarına
Yine yüzümden yağıyor
O tuhaf sağanaklar
Paha biçilmez kimsesizliğim
Tek arkadaşım
Mecaz gergefine
Hakikat bir aşktı dokumaya çalıştığım
Sıcağının beni saracak o tuhaf büyüsüne
Bilsen ne kadar muhtaçtım
Anlaşılan o dur ki
Sen beni ve aşkımı
Mazinin o isimsiz
Aşk mezarlığına çoktan uğurlamışsın.
İNCİ DENİZ
2009 SONBAHAR
5.0
100% (12)