Sevdiğim, kalbim ölümü koklamakta,
Hayalim, bir mum gibi dibine akmakta,
Şu doğan güneşin alevine bir bak da,
İstersen beni oraya atıver gitsin...

Gözlerim daldıkça işte bu hayale,
Ruhum almaz olur beni dertten kâle,
Sen elini uzatınca bu garibe,
Gözyaşlarını ah..! Bırakıver gitsin...

Sevdiğim, düştüysek bu mâkus melâle,
Eller utansın, yaptıkları zalimce.
Korkma! Attıysalar seni mahzene,
Sevgimizi oraya koyuver gitsin...

Titreyen ellerimde kalem coşmakta,
Mürekkebinde binlerce yaş akmakta,
Düşünmezsen beni ak sayfalarında,
Kara yazılarına salıver gitsin....

Âh ettiğimde âhıma ateş düştü,
Gözlerimde en son yaş eline düştü,
Seyret ki bu garibi ne hale düştü,
Sonra onu sineye çekiver gitsin...

Sevdiğim, duygularım baş kaldırmakta,
Bir hasta gibi adını sayıklamakta,
Ne olur gül yüzünle kor aynama bak da,
İstersen nazlı örtünle siliver gitsin...

Ölüm buymuş, mahşermiş gece,
Gölgeler ateş, ateşmiş gündüze,
Sualleri getirince melek buz tepside!
Üzülme, cevaplarımı çalıver gitsin...

Kader, alnımda, pusuda yılan gibi,
Kalbim sevdalı âh odası viran gibi,
Uğramazsan gönül şehrime ey sevgili,
Yolu açık, kıyameti oraya sürüver gitsin...

Düşüncelerime toz bulutlar çökmekte,
Yıldırımlar gardiyan olmuş, nöbette,
Sana gelecekse ölüm son nefesiyle,
Onu da alnından bir öpüver gitsin...

Hasretim, zamanı akreple kovalamakta,
Gözlerim âma gibi aydınlığa yasta,
Vuslatınla başıma karlar yağdırdıkça!
Beni Azrail’e bir soruver gitsin...