22
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2727
Okunma

kal demedim hiç
dur/duraksız
git dedim
karşı koymak istedim hep
o davetkâr
deli dalgalarına
gel gör ki yapamadım
nihayet
aldırmadan güzümün solgun yüzüne
uydum miadı dolmuş bir eylül sözüne
köhne teknemin yelkeni eprikmiş
dümen kırıkmış
yolda bırakırmış ne gam
vira ! dedim
dilindeki ak köpüklü sevda türküsüne
poyrazmış lodosmuş aldırmadım
yalpaladım
su aldım
zamanın ötesinde bir yerlere
olmayacak bir seferdi çıktığım
dönüşü yoktu
bilmiyordum
kaç gün
kaç yıl
kaç mildi bu yolculuk
cevabı yoktu
onun içindir ki
hiç soru sormadım
bir an geldi ki
çağırdığın sularda
bir başıma kaldığımı anladım
ölesiye yorgundum
sen yoktun
belki de hiç olmamıştın
ibresi koptu yalan pusulanın
yönsüz ve yapayalnızdım
…
işte tam o sırada
yaralı bir martı kondu omuzuma
nasıl acı çekiyordu nasıl
alnımı kanlı kanatçığına yasladım
doya doya avaz avaz
hem ona
hem kendime
ilk kez
yetim çocuklar gibi saatlerce ağladım
…
bilmiyorum
bir daha ayak bastığımı görür mü ayrıldığım kıyılarım
ah nihavendimin körfezi
ah durulmuş gönlüm
o yüzdürdüğün
benim yitirdiğim ay ışığım
yar gibi halden anlamaz
can gibi deva bulmazım
dönüp geldim bak sükûnetine esrik sularının
ben kim açılmak kim uzağına alın yazımın
dönsem
yine yeniden
salsam usulca derinlerine
dibe vurduğumu duyar mı
yosunlarına dolanır mı kancaları paslı çıpamın..
ya da
uzat elini
kara saçlarıma doladığın
palamarı çöz benden
yalvarırım
çöz de gideyim
yemin ederim
bana verdiğin her şeyi bırakırım
razıyım canım yansın
razıyım
ardımdan kimse ağlamasın
yeter ki unutayım
yeter ki
azad’etsin beni
el-aman dediğim sevdalığım...
Ceyda Görk
25 Temmuz 2007 sa: 20.47