2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1593
Okunma

Segah makamında gelen eylül yalnızlığı/m..
Dil-i/min zamanı geçmiş,günüm miş-li,gelecek yitik..
Kelimelerin makyajını silen yüreğimden,
İzdüşüm hatıralar bıraktım geceyi yırtan her şafağa.
Hangimiz daha çıplak?
Arınmış kibirimden ıslanmış bedenim eylül yağmurlarında...
Alnımın karasına sebep yüzüstü kalışlarım,
Pusulamı kıranlardan sebep eylül’e isyanım,
Telkari elinden çıkmış kaderimin,
Her boğumuna bir gözyaşı saklanmış.
Dikiş tutmaz ar yırtığı değil ki sözlerim..
Göçerken zaman aynamdan,
Umutlarım ezilmiş altında.
Değirmen taşı misali gündüz ile gece,
Bir adım uzağımda belki de kefene sarılmış huzur.
Hiçliğimin ortasında açık görüşe gelen yalnızlığım..
Eylül’e cansız doğan her güneş yakarken ruhumu,
Ben;vicdan mahkemesinde beraatimi beklerim.
Yüzüme bile bakmadan kırarlarken kalemi mi,
Dilim de tövbeler biriktiririm..
Ben bilirim;
Girdiğin her eylül sokağında topuk seslerinde çınlarken keşkelerin,
Hicaz makamına sarıp yüreğini,düşlersin...
Deniz fenerinden sızan umut hüzmelerini..
Eylül sarısı sayfalar arası şiirler kuruttum yokluğunuza,
Artık bütün sahipsiz mezarlar benim...