Gurbet elde bir Kürd kızı görmüşem
Yedi cihanda gelse üstüme,
Devri alemde yıkılsa,
Sevmişem,
Alın terim de,
Nasırlı elimde,
Sevmişem
Nasıl ki Dicle, Fırat diyar diyar
Ve ayrı ayrı geziyorsa, sevdalı
Bizimde bedenlerimiz ayrı gezer
Dicle ve Fırat gibi
Çayırların yeşilini,
Başağın sarısını
Ve kan kırmızı gelincik tarlalarını aşarak
Birleşir yüreklerimiz Şatt’ül-Arab’ta, sevdalı
Yani ilk günkü gibi yine bir diyarı gurbette
Bazen coşacak ve taşıp sel olacak
Belki de durgun, saf ve berrak
Ama o gün geldiğinde, birleşip umut dağıtacak
Dört bir yanına Mezopotamya’nın,
Bahar gelecek
Ve Newroz ateşlerinde yanacak sevdalılar
Bebeğe neni, fakire ekmek olacak
Namussuzaysa keskin bir kılıç,
Boynunun en kök yerinde
Ayrılıklar ablukaya alınmış,
Hasretlere gebe
Ve aşılmaz bir yakınlıkta da olsa
Onurlu ve asi bir sevda
Yıllarca mülteci kalsa da istekleri ve kendisi
Yine de birleşecek bir gün Şatt’ül-Arab’ta,
Sevdalı...

MYA