6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1200
Okunma
Yüreğin del’eyler yakar içimi
Yangında yakışın sen bil ey yârim!
Akrep doldu içim, sorma biçimi
Biçimin, kakışın sen bil ey yârim!
Söylenen kelamın hikmetin ersen
Ferman mı, buyruk mu? Gerçeği görsen
Hangi “söz nerede, nasılmış” dersen
Ben miyim nakışın? sen bil ey yârim!
Kanayan yaraya tuz mu basılır?
Gönülde sancımız nice kesilir…
Yürek ağladıkça surat asılır
Gözümden akışın, sen bil ey yârim!
Hayalde, mecalde, düşümde sensin
Sumsuğu vurduğum döşümde sensin
Yutkunup yediğim aşımda sensin
Bağrıma çakışın sen bil ey yârim!
Ormanda, tarlada, kırda bayırda
Ovada, yaylada, bağda, çayırda
Yağmurda, rahmette, şerde, hayırda
Çiçekte kokuşun, sen bil ey yârim!
Gönlüme sokuşun, sen bil ey yârim!
20 / 06 / 2009
Soma saat 14.15
İsmail Tıkıroğlu
5.0
100% (5)