9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1769
Okunma

ben bu gün
kabul bekleyen
bir yağmur duası gibiydim
yedi kat gökyüzüne uzandı ellerim
ve yalvardım yedi katın yedisinde ayrı ayrı
bildiğim tüm dualarla
yüreğimin tüm gücüyle
çatlamış topraklarım için seni diledim
bağdaş kurup oturdum
yokluğunda çakır dikenler büyüttüğüm
çorak bozkırın tam ortasına
sarı sıcağın alaca tozunu örttüm saçlarıma
kavruk yaban otların arasına karıştım
yağmanı bekledim
bir büyük yangındı güneş
tam tepeydi ve gölgem bile yoktu
beklemenin azabında erir gibiydim
serinliğin geldi ilk önce
savruldu saçımdan alaca tozum
gölgen düştü gözlerime
kurşuni bir buluta sarılmıştı kirpiklerin
sonra sesin geldi
dalga dalga yayılıp çöken sis misali
vazgeçip hürriyetinden
esir düşmüş
esrik bir yankıya benziyordu sözlerin
toprağı özleyen damlalar bekledim kelimelerin içinden
bekledim ki deli yağmurun başlasın
sağnak sağnak
sel olsun da
alıp götürsün çöl kurağımı
sonra
bir çimen gibi yeniden yeşereyim istedim
hayır
yağmadın
ne yazık
gri bir bulut gibi geçip gittin
nasıl da cimriydi serinliğin
nasıl da yoksundu yüreğin
oysa o ilk akşam
nasıl da gümrah bir bahar iklimiydi sesin
nihayet o beklediğim yağmurlar yağacak demiştim
meğer gözyaşım bile daha ferahmış damlalarından
meğer sen hiç yağamazmışsın
hiç yağmur olmamışsın
meğer
sen
çiselemek bile değilmişsin…
ceyda görk
20 ağustos 2006
13.59