Sinema tiyatro kültürüm olmadı Sabahları hep kendim ses çıkardım Horoz oldum öttüm Koyun gibi meledim
Kitaplara param, ünversiteye harcım yetmedi Ustaların yazdıklarına aklım ermedi O yüzden biraz da eskici gibiyim Arasıra şiir yazarım Böyle de yaşlanacağım
İyiki hayat yürürken lirik baleyi Kredi kartlarını öderken Eksileri, faizlerinde artıları Katsayılarının yüzdelerini öğretti
Şükretmeyi, olmayanla yetinmeyi Akşamları çocuğuma sadece su içirmeyi Ohhh yarasın demeyi Uyu rüyanda güzel şeyler gör Uyandığında mutlu Yarınlarında çok güçlü olmasını Öğretmeyi bildim
Asosyallik sen neymişsin Bizim gibilere neler giydirdin
ayşe yayman
Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
şiirin fakat has şiirin ayak sesleri bunlar..bu da gösteriyor ki diğer şiirler daha gür biçinde devam edecek,sosyal yönümüze ışık tutan güzel, anlamlı ve de kıssadan hisse düşüncesiyle dolu şiirinizi ve şiirlerinizi yürekten kutlarım değerli Ayşe hanım, ayrıca kızınıza iyi bir anne olduğunuz için de kutlarım,sevgi ve saygımla,selamlar...
Sosyal bir sınıfın, diğer sosyal bir sınıf üzerinde tahakkümünü sağlamak..diye Türk ceza kanununda bir madde vardı ve bu yüzden canını sehpalarda verenler oldu.. ya hu ne ilgisi var de ya da deme, aklıma esiverdi şiiri okurken. Sosyalleşelim derken sosisleşti bizim eski sosyal demokratların bir kısmı, ben de sucuk olmaya gidiyorum haydi eyvallah.
hayat maratonu öyle uzun öyle yokkuşki koşarken ne giydiğimizin farkına bile varamıyoruz. ancak uyumak için vakit bulabiliyoruz...:))) çok şey düşündürdü şiir her zaman ki tadında harika...
Koşullar,hayatın türlü olumsuzlukları,insanların artık eskisi gibi içten ve candan olmayışı,insanı toplumdan uzaklaştırabiliyor.Oysa ki,tüm imkanlarına,şatafatlı yaşamlarına rağmen,çılgınca eğlenen,yatları katları ile övünen insanlar sosyal mi.Bana kalırsa insan,önce insan olabilmeli.Belki olanaklar kısıtlı,sinemaya,sosyal aktivitelere gitme olanağı olmayan insanlar bence daha sosyal.Üzülmeyin ,inanın ki her şeyden önce düşünebiliyorsunuz,duygu dolu bir yüreğe sahipsiniz,hissediyorsunuz.Yaşamak hissetmektir.Belki sınırlı imkanlarınız vardır,lakin evinize gelen bir dostu ,arkadaşı içtenlikle karşılayabilirsiniz,güler yüzle bir fincan kahvenin muhabbetini yapabilirsiniz.Yeter ki insan,benliğini kaybetmesin.Tebrik ederim çok güzel ve etkili dizelerdi.Puanım tam,saygılar,selamlar.
Çark dönerken,strateji kahpece abondone eder İNSANOĞLUNU Arı gibi çalışır yorulmaz,sistem hep gebedir çoğalır,doğurur,bulaşır Aldatmaca boyalar ama doymaz İNSANOĞLU Bağışıklık kazandırır;sana,bana,bize Reklamlar,afişler,maketler,sokak,cadde neresi olursa.....
Çark dönerken,hayat lunaparka benzer dönme dolaplarıyla Atlıkarıncaya rabet ölmüş korku treni reyting yapar Çılgın müzikler,kahkahalar,korkan yoktur oradan!! Işıklar,efekler çark içinde çarklar,çiçeklere benzer Tan ağırırken ise,sessizlik mekanikler sus_pus İNSANOĞLU yenik düşer uykuya Çark dönerken,yazılanlar hep aynı ayrılık,aşk,dostluk,vuslat Aşk ayrılığı tetikler,dostluk kazıkları,vuslat se başka baharları tetikler Şüphe İNSANOĞLUNUN hepiçindedir,en hızlı tetiği çeken darbeyi ilk yiyendir! İlk kurşun,atanı mutlu ederken,karşındaki acının olgunluğa ilaç olduğunu düşünür? Zincir kurulmuştur,paslanmış olanları hurdacılara kahpece satılır
Satan satılanı tetikler,çark aynı çark,düzen aykırılığa boyun eyer İNSANOĞLU hep aynı,rüyalar ve uyuyanlar hep aynı Çark dönerken,emek yoktur,ekmek yoktur,paylaşım bir kuş gibi çoktan azatlarda VE..çark dönerken,İNSANOĞLU kendi yarattığı çarkın çoktan kölesi olmuştur. Çark kör,sağır dilsiz eder çark adamı ADAM gibi ADAMI bile yok eder! Ve..İNSANOĞLU kendi kapitalinin içinde yüzerken tek sığınağı yaratamadıklarını aramaktır!
Çark dönerken,strateji kahpece abondone eder İNSANOĞLUNU Arı gibi çalışır yorulmaz,sistem hep gebedir çoğalır,doğurur,bulaşır Aldatmaca boyalar ama doymaz İNSANOĞLU Bağışıklık kazandırır;sana,bana,bize Reklamlar,afişler,maketler,sokak,cadde neresi olursa.....
Çark dönerken,hayat lunaparka benzer dönme dolaplarıyla Atlıkarıncaya rabet ölmüş korku treni reyting yapar Çılgın müzikler,kahkahalar,korkan yoktur oradan!! Işıklar,efekler çark içinde çarklar,çiçeklere benzer Tan ağırırken ise,sessizlik mekanikler sus_pus İNSANOĞLU yenik düşer uykuya Çark dönerken,yazılanlar hep aynı ayrılık,aşk,dostluk,vuslat Aşk ayrılığı tetikler,dostluk kazıkları,vuslat se başka baharları tetikler Şüphe İNSANOĞLUNUN hepiçindedir,en hızlı tetiği çeken darbeyi ilk yiyendir! İlk kurşun,atanı mutlu ederken,karşındaki acının olgunluğa ilaç olduğunu düşünür? Zincir kurulmuştur,paslanmış olanları hurdacılara kahpece satılır
Satan satılanı tetikler,çark aynı çark,düzen aykırılığa boyun eyer İNSANOĞLU hep aynı,rüyalar ve uyuyanlar hep aynı Çark dönerken,emek yoktur,ekmek yoktur,paylaşım bir kuş gibi çoktan azatlarda VE..çark dönerken,İNSANOĞLU kendi yarattığı çarkın çoktan kölesi olmuştur. Çark kör,sağır dilsiz eder çark adamı ADAM gibi ADAMI bile yok eder! Ve..İNSANOĞLU kendi kapitalinin içinde yüzerken tek sığınağı yaratamadıklarını aramaktır!
Bizler,hayatımızı yaşarken çoğu şeyi ıskalarız,bazen kendimizi bile..Çoğumuzun bilinci uzun vadeli yatırımlara uygundur;sanki bin yıl yaşıyacakmışız gibi..Ayşe Hanım,dakikalık,günlük,aylık,en fazla yıllık yatırımlar yapıyor.O ömrümüzün ortalama sahiden 70 yıl olduğunu biliyor. Bu onunla aramızda ki farkı belirliyor aynı zamanda..Sizi sevmeyen ölsün!...Selam,saygı...
Şükretmeyi, olmayanla yetinmeyi Akşamları çocuğuma sadece su içirmeyi Ohhh yarasın demeyi Uyu rüyanda güzel şeyler gör Uyandığında mutlu Yarınlarında çok güçlü olmasını Öğretmeyi bildim
Asosyallik sen neymişsin Bizim gibilere neler giydirdin
***Çoğumuz özel günlerde ufak da olsa bazı hazırlıklar yaparız...Ailemizin, sevdiklerimizin gönlünü almak için küçük küçük süprizler hazırlarız... Sadece özel günlerde özel olmak gerekmiyor, onun dışındaki günlerde de ruhlara dokunmak, sevindirmek,hatırlanmak ve hatırlamak gerekir... Türk kahvesini çok severim ve hiç bir şeye değişmem diyenlerdenim...birde üzerine fal kapattım mı, doyamam keyfine...her şekili benzetmeye çalışırım, noktasına kadar...kuş ağzında hayırlı haberler, temiz, ferah kalpler, paralar, uzun uzun gidemediğim yollar... O fallar festivallere dönüşür.İçinde hükümet kapısından, masallarda ki beyaz atlı prense kadar her şey çıkar...o minicik kahve fincanında... Bazen tek başıma içmekten keyif almayıp, aynı katta ki, yan dairemin kapısını çalarım...çalarım ama elimde tepsiye süslediğim kalpli kurabiyeler, ufak ufak bir sürü mumu adak gibi yakarım...iki fincanda kahvenin yanında gül yapraklarını koyunca, keyifler şölene dönüşüyor.. Zaten oturduğumuz apartman çılgınlıklarıma öylesine alışmış olacak ki sesim çıkmadığı zamanlarda öldüğümü falan zannediyorlar... O yüzden özel günlerde daha fazla itina gösterdiğimi söyleyenlerdenim...Kızımın okulunda on senedir yönetim kurulunda görev yapıyorum...Babasız çocuk büyütmenin zorlukarından biri de sanırım daha fazla endişe duymak...ayrıca gençleri çok sevmem adına onların duygularını anlamak adına,çağı yakalamak ve korumak adına... Okul dada pek uslu olduğumu söyleyemem...tam on senedir NOEL ANNEYİm...şimdi şaşıracaksınız belki, noel baba ne zaman anne oldu diye?...annelik öylesine bir duygu ki babalığı bile aşıyor... Noel baba gören çok oluyor belki ama noel anneye talep biraz daha fazla olduğunu görenlerdenim...Üstelik günümüzde noel babalar sadece lüks dükkanların önlerinde ailelerin tuzağı haline dönüşmüşken Yılbaşına yakın günlerde,dükkanların önlerinde ki, yada barların önünde heybetiyle durup hediye dağıtan bir baba gördünüz mü?? Ben hiç görmedim...işte görmediğim içinde on senedir okulumzdki tüm sınıfları ve her sınıftaki öğrenciye el emeğimle yaptığım ufak süprizleri paylaşıyorum... Kimbilir belki de bazıları hiç yakından görmemiştir, dokunamamıştır diye düşünüyorum...ve on senedir onlara öğrettiğim artık geleneksel olan bir<<SENİ SEVİYORUM>> işaretimiz var ki, muhteşem bir duygu...Yılbaşı gecesi saat tam onikiyi çaldığında birbirinden ayrı olan kişiler işaret parmağını burnuna koyup <<SENİ SEVİYORUM>> anlamına gelen mesajlarını gönderiyorlar...Ancak bu mesajın başımıza dert olduğunu da söylemden duramayacağım..çünkü çocuklar neredeyse her gün parmaklar burnunda geziyorlar...Neyse savaş olmas ında aşk olsun diyenlerdenim...BU "seni seviyorum" hareketini kızıma dört yaşındayken öğretmiştim...KÜçükken beni kimseyle paylaşamadığı için, kalabalık ortamlarda, hem birlikte olduğum kişilerle konuşuyor hemde ona yetebilmek adına böyle dilsiz hareketler yaptığımız yllardan kallma... Şimdi tam onaltısında ve artık burnumu değil kulağımı tutsam fayda etmez...Ama inanın hala gülmek adına, paylaşmak adına yaptığımız bir duygu hareketi...Size de tavsiye ederim...Ben şu an parmağım burnumda<<SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM>> diyorum....
***Çoğumuz özel günlerde ufak da olsa bazı hazırlıklar yaparız...Ailemizin, sevdiklerimizin gönlünü almak için küçük küçük süprizler hazırlarız... Sadece özel günlerde özel olmak gerekmiyor, onun dışındaki günlerde de ruhlara dokunmak, sevindirmek,hatırlanmak ve hatırlamak gerekir... Türk kahvesini çok severim ve hiç bir şeye değişmem diyenlerdenim...birde üzerine fal kapattım mı, doyamam keyfine...her şekili benzetmeye çalışırım, noktasına kadar...kuş ağzında hayırlı haberler, temiz, ferah kalpler, paralar, uzun uzun gidemediğim yollar... O fallar festivallere dönüşür.İçinde hükümet kapısından, masallarda ki beyaz atlı prense kadar her şey çıkar...o minicik kahve fincanında... Bazen tek başıma içmekten keyif almayıp, aynı katta ki, yan dairemin kapısını çalarım...çalarım ama elimde tepsiye süslediğim kalpli kurabiyeler, ufak ufak bir sürü mumu adak gibi yakarım...iki fincanda kahvenin yanında gül yapraklarını koyunca, keyifler şölene dönüşüyor.. Zaten oturduğumuz apartman çılgınlıklarıma öylesine alışmış olacak ki sesim çıkmadığı zamanlarda öldüğümü falan zannediyorlar... O yüzden özel günlerde daha fazla itina gösterdiğimi söyleyenlerdenim...Kızımın okulunda on senedir yönetim kurulunda görev yapıyorum...Babasız çocuk büyütmenin zorlukarından biri de sanırım daha fazla endişe duymak...ayrıca gençleri çok sevmem adına onların duygularını anlamak adına,çağı yakalamak ve korumak adına... Okul dada pek uslu olduğumu söyleyemem...tam on senedir NOEL ANNEYİm...şimdi şaşıracaksınız belki, noel baba ne zaman anne oldu diye?...annelik öylesine bir duygu ki babalığı bile aşıyor... Noel baba gören çok oluyor belki ama noel anneye talep biraz daha fazla olduğunu görenlerdenim...Üstelik günümüzde noel babalar sadece lüks dükkanların önlerinde ailelerin tuzağı haline dönüşmüşken Yılbaşına yakın günlerde,dükkanların önlerinde ki, yada barların önünde heybetiyle durup hediye dağıtan bir baba gördünüz mü?? Ben hiç görmedim...işte görmediğim içinde on senedir okulumzdki tüm sınıfları ve her sınıftaki öğrenciye el emeğimle yaptığım ufak süprizleri paylaşıyorum... Kimbilir belki de bazıları hiç yakından görmemiştir, dokunamamıştır diye düşünüyorum...ve on senedir onlara öğrettiğim artık geleneksel olan bir<<SENİ SEVİYORUM>> işaretimiz var ki, muhteşem bir duygu...Yılbaşı gecesi saat tam onikiyi çaldığında birbirinden ayrı olan kişiler işaret parmağını burnuna koyup <<SENİ SEVİYORUM>> anlamına gelen mesajlarını gönderiyorlar...Ancak bu mesajın başımıza dert olduğunu da söylemden duramayacağım..çünkü çocuklar neredeyse her gün parmaklar burnunda geziyorlar...Neyse savaş olmas ında aşk olsun diyenlerdenim...BU "seni seviyorum" hareketini kızıma dört yaşındayken öğretmiştim...KÜçükken beni kimseyle paylaşamadığı için, kalabalık ortamlarda, hem birlikte olduğum kişilerle konuşuyor hemde ona yetebilmek adına böyle dilsiz hareketler yaptığımız yllardan kallma... Şimdi tam onaltısında ve artık burnumu değil kulağımı tutsam fayda etmez...Ama inanın hala gülmek adına, paylaşmak adına yaptığımız bir duygu hareketi...Size de tavsiye ederim...Ben şu an parmağım burnumda<<SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM>> diyorum....
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.