14
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1901
Okunma

uzaklarda
bana yabancı bir yastıkta yorgun başın
kaçan tavşan
kovalayan tazı sıçrayışında
tedirgin
ve derin olmaktan uzak
nefes nefese uykuların
kurcalar kilidini bir el kapının
duyarsın derinden derine
anlarsın
ayılamazsın
sen
bilirsin
o hırsız benim
o gelen benim yoksul avuntularım
her gece
hep o saatlerde
seni çalıp kendime saklarım
bir asena gibi
atıp seni terkisine doru atımın
gönlümün dâr-ül şifâ’sına
sanki yaralı bir alperen gibi taşırım
öpe koklaya
incitmeden
kirpiklerime kurduğum hamağa yatırırım
başın en sevgili ağırlığı olur kollarımin
gerek yok üstünü örtmeye
hava ılık
ve hem zaten
niye bu kadar uzun ki saçlarım
sonra oturur baş ucuna
şafak sökene kadar bir heykel gibi
kımıldamayı kendime yasaklarım
hissedersin elinin ütünde nefesimi
ve gülümsersin
ben
gözü açık sayıklarım
biri söner
biri parlar
tek elimle başlatığım tütün yangınlarımın
lacivert bir bulut olur dualarım
usul usul teninde dolaşırım
ta ki doru atım yanıma gelir
eğilip
hadi der kulağıma
işte o zaman
vaktin geldiğini bilen bir kurban gibi
tevekkülle çıkarırım kalbimi yerinden
uyuyan avuçlarına bırakırım...
ceyda görk