19
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
3198
Okunma

ey...sen
emanete hıyanet eden !!!
köhne bir bedestende
haraç mezat sattın
yıllara sarıp sakladığım
kuru güller içinde kuruyan sevdâmın sığınağı
gül ağacı oyma sandığımı
gerçi
delik deşikti içindekiler gibi
paramparçaydı
ne varsa güze çevirmişti
ve hırpalamıştı çoktan
sözlerinin tuhaf hodgamlığı
ve hayat
elimde kalanları
örselemiş
sarartmış
kurt yeniklerinin sarı tozuna bulamıştı
lâkin ben’dim
benimdi
sevgili maziye dairdi ne varsa
yaşamadığım Haziranlarda öldürdüğün ben’in
yaşattığım tek tanığıydı
kifayetsiz muhteris
kaba bir bezirgân gibi
hep yarımlara
ucuza kapatmalara alışık mıydı değer biçmelerin
kıymeti takdirden uzak mıydı
harcın değil miydi
aciz miydin
ipek acem şallarınca
ilmik ilmik dokunan sevdânın mahfuzundan
ettiğin Hak’tan revâ mıydı
...
haydi topla tezgâhını
nefs gözlerini açtığın gibi kocaman
aç avuçlarını
al ve git şimdi
bırakıyorum ellerine gönlümün sadakasını
sus/pus hoyratlığınla dağıttığın odaların
bastırılmış vaveylâsında çürümeye terkettiğin
gül ağacı sandığı
yalınkat sevdaların göçebesi yüreğini
ve topladığın üç kelimelik muhabbetlerin çul çaputunu
al da git
başka bedestenlerde çınlasın sesin
heveslisi çok
meraklısı hoştur yalan sevmelerin
ve yoktur soranı sayanı
hadden ziyâdedir üzülme
başlarken üstü çizilen sevdaların alıcısı
...
ey...sen
emanete hıyanet eden !!!
aklından çıkmayacak her ne yapsan
ve boynunda hissedeceksin hep
vebalin parmaklarını
unutamayacaksın
ne beni
ne de sus/pus hoyratlığınla sattığın
gül ağacı sandığı...
ceyda görk
-her hangi bir gün...05.47-