5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1124
Okunma
Hatırlıyor musun bir tanem
Seninle el ele tutuşarak yürürdük
Karadeniz’in yeşile tutkun sahillerinde
Saf ve loş deniz kokusu sinerdi
Güneşin batışıyla sönen
Gözlerinin parıltısına…
Ay ışığının dans edişini izlerdik seninle
Denizin mora çalan
Mavi sularının çırpınışında.
Gözlerin
Hep enginlere doğru akardı
Nemli bir bulut gibi…
Oysa ben
Nakış nakış seni işlerdim
Ruhumun derinliklerine…
Gülümseyişlerin uçuşup gitti
Bir akşam rüzgarı gibi…
Bakışların
Gün batımındaki ufukların kızıllığında
Dalgın…
Yanaklarının
Bir ilkbaharın tazeliği kadar güzel olan pembeliği
Bağ bozumundaki yapraklar kadar solgun…
Sonradan anladım
Yaprak dökümünü yaşadığını…
Yosun tutmuş kayaların üzerinden
Enginlere bakıyorum
Bir an gülümseyişin beliriyor
Gözlerimin önünde.
Sonra
Dalgaların çırpınarak kıyıya vuruşunu izliyorum
Aşkımızın ay ışığının sulardaki parıltısında
Yaşadığını fısıldıyor bana…
Lodosta ak düşen saçlarım dalgalanıyor
Düşlerim darmadağınık.
Ve kuzey rüzgarlarının soğuğunda
Yaşama tutunmaya çalışan
Çılgınca uçuşan aç martıların
Dinmeyen çığlıklarında
Şarkılarımızı dinliyorum…