19
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1860
Okunma

kaplumbağaya ağır gelmez evceğizi
ağır sakin
ve gizem doludur yalnızlığının hikâyesi
alır başını
kendinden emin yürür gider
her adımı tartar
her adımda bilir kendi kendini
hilkatin bahşettiği korunaklı dam
muhkem ve güvenli
hele ki o temkini
ah hele o sezmesi tehlikeleri
bir anda çekilir içine görünmez olur
ben gibi değil asla
kalakalmaz orta yerde
saklar büsbütün kendini
...
kabuğunu harelendiren her çizgi
zalim yılların mütekabili
o katmanların arasında
ne acılar ne korkular gizli
ifşa eder
ayân eder okuyup anlayana
tıpkı
yüzüm gibi
...
kaplumbağaya ağır gelmez evceğizi
nasibini aramaya düşer yola
bir kaç kuzukulağı
bir tutam ebegömeci
geri döner mi yuvasına bilmem
benim yaşadıklarım
onun da başına gelir mi
yüreğine bir tekme yer mi ansızın
kararır mı dünyası
ters döner mi başına yurdu evi
hadi ben kanarım incinirim
ağlarım küserim
susarım belki
şansım varsa
kalkarım düştüğüm yerden
o bunu becerebilir mi
...
kader aynı sona sürdü ikimizi
o
bilge kaplumbağa
ben
keder ormanının ayaz vurmuş kavruk filizi
...
kaplumbağaya ağır gelmez sırtındaki evceğizi
bu gönüle nice hasret
ne acı söz
nice sitem yükledim
ağır gelmedi
sevdamın eziyeti
...
gel şimdi kaplumbağa
bırakalım kendimizi sereserpe
uzanalım sırt üstü güz güneşine
kimse bulup eski halimize döndürmesin bizi
bekleyelim o muhteşem vaâdi
ruhumuzda geri dönmenin
tüy gibi
hafifliği...
ceyda görk
17 eylül 2007.........21.20