Fakir veya zengin haddimizi bilelim,
Gereği yaratana kulluk edelim,
Kimseyi üzüp ,rencide etmeyelim,
Herkese güzellikler ihsan eyleyelim
Doğru söze ne denir dost şair.Kutladım selamla

Kainatı yoktan var eden Yüce Allah, en mükemmel varlık olarak insanı yaratmıştır.Bütün güzellikler insanın mutluluğu içindir.Yerde ve gökteki bütün nimetler insanın hizmetine sunulmuştur. Nitekim bu konuda Yüce Allah şöyle buyurmaktadır : “ O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı. Gökten su indirerek onunla size besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı. Artık bunu bile bile Allah a şirk koşmayın.” (Bakare,22) Kendisine bunca güzellikler, sayısız nimetler verilen insandan da tabi ki, bir takım görevler istenmektedir.

İnsanın içinde yaşadığı topluma karşı görevleri vardır, devletine karşı görevleri vardır, milletine karşı görevleri vardır, Kuran a karşı görevleri vardır, Peygambere karşı görevleri vardır, ailesine karşı görevleri vardır. İçinde bulunduğu yetki ve pozisyon neyi gerektiriyorsa o ölçüde görevleri ve sorumluluğu vardır. Fakat bütün bunlardan önce kendini yoktan var eden Allah’ a karşı kulluk görevleri olup, önce bu görevleri yerine getirmesi gerekir. Bu görevlerin başında şek ve şüpheye düşmeden inanmalı, sonra da onun gereğini yerine getirmelidir.

Eğer bir kişi bu görevlerde öncelik sırasını değiştirir, inanç ve ibadeti sonraya bırakırsa yanılgıya düşmüştür. Çünkü ileride ibadet için yaşanacak garantili bir zamanı yoktur. Ansızın ölüm kapımızı çalabilir.Onun için mümin kul, meşru olan her şeyi yapmalı ama bunlarda öncelik, Yüce Yaratıcıya karşı kulluk görevleri olmalıdır.

Sevgili Peygamberimiz de : “Kulluk görevlerini, ibadetlerini sonraya bırakanlar helak olmuştur” buyurarak bu konunun önemini beyan etmiştir.

Allah’a karşı görevlerimizi yerine getirmez isek, diğer vazifelerde de kusurlar artar. Dairelerde, fabrikalarda, sosyal hayatta verimli olunmaz, devletin ve milletin malına gereği gibi sahip çıkılmaz, soygunlar artar, rüşvetin önüne geçilmez.

Bütün bu yanlışlıkların önüne, sağlam bir iman ve o imanın gerektirdiği gibi bir yaşamla geçilebilir.


‘Allah’a kul olan cihana sultan olur’ sözü bu hakikati ifade etmektedir. Osman Gazi’nin vasiyetlerinden biri de şudur:

‘oğul….Dindar olmayana devlet işini vermeyesin’.

Milli Şairimiz de şu beytiyle bu konuyu çok güzel özetlemiştir:

‘Ne irfandır veren ahlaka ulviyet ne vicdandır.

Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.

Allah’a kul olalım, mahluka kul olmaktan kurtulalım. Dünya için yaptığımız küçük hesaplar, ahretteki büyük mükafatımıza mani olmasın. Şunu da hiç aklımızdan çıkarmayalım: Ölüm; bizim istediğimiz zaman değil, kendi istediği zaman kapımızı çalar.

bu sayfaya tekrar geleceğim inşallah zira çok önemli bir şiir