3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1727
Okunma

Dağda yanan ateşten kopan gezgin şuleyi,
Yıl dönen decelerde bir ömür boyu andı;
Ne var ki, gözlerine inanmadı belleği,
Öz kader yumağını çoban çerağı sandı...
Bilinçaltında tortu doğum anı dileği,
İçten içe yanmaktı çocuğun geleceği;
Gecelerin koynunda iplik iplik bükülen,
Her fikir nöbetinde yüreğinden sökülen,
Alnından dışa vurup domur domur dökülen,
İşte o giz yumaktı, hayat, izinden aktı ...
Yine öyle bir gece, beti benzi sapsarı,
Yalım yalaz gözlerken lacivert ufukları,
Balacan özlemlerin kök saldığı boyuttan
Savruldu da yaprağı,
Bir kiraz ağacında çiçeğe durmuş gördü,
İç gözüne ten perde hüsran külü toprağı...
Gece mi çocuklaştı, karanlık mı büzüldü ?!
Ay ışığında dere, ince gümüş bir çizgi,
Sularında dillenen parıltılı ön sezgi,
Oyun, gerçek arası taş köprüde çözüldü;
Siyim siyim üzüldü karanlığın karası...
Dostlar, bana değmeyin,
Yandı yürek çırası,
Taa burası, burası !..
YUSUF BİLGE
5.0
100% (1)