7
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1008
Okunma

Huzursuz diken üstünde
Oturmuştu yüreğimiz
Bazen ;
Unuturduk cevaplarını
Veremeyeceğimiz
Kendi sorgularımızın…
Acılarla öğütülen her çığlığın,
Mavi kanatlı martıların
Kahkahalarına karıştığı
Günlere aldırmadan.
Sabrımızdı belkide sınanan.
Birbirini bulmayan
Gözlerin sancıları
Kıvranır,
Sığınırdı koynuna
Karanlığın …
Ayakta beklemekten
Yorgun kapıları
Kapatıp
Sıvasız duvarlara dönüp yüzünü
Sızlar ,taş üstüne taş koymaktan
Bilinmez her adımda
Düşecektir oda bir bir…
Serçeleri hapsedip
Ceplerimize,
Hüzün kuyularına
Atıp beklemeleri,
Çaputlar bağlayacağız
Mayıs’ın pembe dallarına…
Rengi sararıp
Yıldızların feri solacak
Belkide ;
O kadarla kalacak…
Yanında olupda
Dünya kadar uzağına fırlatılmak
Yürek istiyor…
O an isyanlarım serseri,
Delik deşik,her ne varsa önümde.
Başıboş namludan kurtuluş gibi…
Unutuluşa ayırtıp biletini
Dönenceye prangalayıp ayaklarımızı
Sayacakmıyız şimdi
Dökülen her yaprağı
Kirıstal göz yaşı niyetine…
Ne gece deva nede avuntudur .
Açılan ,her daim kanayan yaraya…
Turnaların uçacağı irem göğünde
Bekleyeceğim
Sen ne dersen de
Hasret susacak,
Hüzünde ...
Sıvayacağız yıpranmış
Gönüllerimizi
Sıcak ellerinle…
Salı vereceğiz
Ceplerimizdeki minik serçeleri…..
mayısikibindokuz
delikızım
5.0
100% (2)