11
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1869
Okunma
Sıcakmı sıcak yürüyorum, nereden gelip nereye gideceğimi bilmeden.Bir ağaç, bir gölge arıyorum dağbaşında.Güneş tepemde kızgınmı kızgın dönüyor etrafımda.
Sırtı aştığımda yaşlı oyuk gövdesiyle bir alıç ağacı,dalları binmiş sırtına, yükü belliki çok fazla eğilmiş yana.Gölgesinde yeşil çimenler, kumrular gibi aşkla bakışıyorlar mutluluk saçıyorlardı birbirlerine.
Yalnızlıktan, sıcaktan ,yorgunluktan bıkmış bir halde şöyle ağaca sırtımı verip serinleyip dinlenip yoluma devam edecektim.Yaklaştım dallar toparlandı ,gölge kayboldu,bir ses! hangi yüzle geldin yanıma? Cevap vermedim herhalde yorgunluktan serap görüyorum dedim kendime,gövdeye sırtımı verip dinlenmekti amacım.
O da ne! gövde diken olup battı belime.Şaşırdım yine ,o ses şaşırma insanlar ektiğini biçerler, ektiğin yok senin dedi.
Hadi ordan, ağaçlar konuşamaz dedim.Dalga geçer gibi niye diye sordum.Kaşlarını çatar gibi yapıp, hışımla bağırdı ,geldiğin yerlerde bensiz yaşadın
sevmedin,
ekmedin,
beslemedin
yaralayıp bıraktın hastalandım bakmadın.
Üstelik dallarımda misafir ettiğim kuşlarıda kovdun.
Oysa ben: toprağını kurtardım ,seller elinden aldım köklerimle
şemsiye yaptım dallarımı aşkınıza Kokular yaydım kendinizden geçirip, en güzel aşkları yaşattım size,
Güneşin yakıcı sıcağında soğuk esintiler verdim tenlerinize,
siz ne yaptınız bana?
Husumetlerinizde bile, kökümden kesip kurban edip öç aldınız birbirinizden.
Yeşil bakan dallarımı, kör edip attınız obur sobalarınıza.
Ben yandıkça ,yok oldukça , zevkle uyudunuz yanı başımda.......
Canileşmiş törpülenmiş duygularınızla.
MUHTAR GAZİ
22/05/2009
5.0
100% (5)