2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1256
Okunma
II
Bir tombalacının torbasından
Çekerken mutluluğumuzu içinden
Çektiğimizi düşündükçe torbadan
Solgun mezar taşlarında açamayan çiçekler
Teferruatsızca kusuyor üzerimize öfkesini
Tomurcuklanan mutluluk tebessümlerimizin
Kök damarlarını saran yabani otlar
O vahşi yalanlar
Bir dirhem daha çürütmekte bizi.
Sevdam(ız)!
Dinmeyen yağmurlarımız
Bitmeyen yalnızlıklar
Koynumuzdan araklanan mutluluklar
Belki de bundandır masamızda duran bardağın
Yalnızlığımıza şahit olurken sessizliğimize tecavüz edip
Beklemediğimiz anda duvarda parçalanması
Damarlarımıza dolması
Kanımıza karışması
Bundandır belki de doyumsuzluğumuz
Durmadan damarlarımızdan boşalan kana
Taze kan aşılayamayışımız
Kazanmayı öğrendikçe yalnızlığımın koynunda
Anksiyete düşüncenin buğuluğunda
Terk ettim eşi de dostu da
Düştükçe sevdanın sarnıcına
Anladın değil mi sevgili
Senden önce ki tüm geçmişi
Bir anda hiçe saydım sevdana vardığımda
Çamur kokuyor şimdi her şey
Avlular camiler meydanlar sokaklar
En çok da kaldırımlar
Belki de müptelamız olduğundan ucube yaşamlar
Ağulan ey! Savrul yüreğimin önünden sevgili
Yetişilmesi gereken bir kalbin var
Siper olma önüme
Yetişemem yoksa bahar gelmeden eşiğine.
Çamaşırlarımızda ki klor kokusu
Göremediğimiz çocuklarımızın kokusu
Yakalayamadığımız düşlerimizin kokusu
O kadar aynı ki yaşamlarımızın kokusu
O yüzdendi saçlarımıza sinen kir pas yağ kokusu
Bundandı tenimizin kokusuna yabancı olmayışımız
Karbon kağıdıyla yazılmış hayatlarımız
Aynıyız ikimiz ikimiz aynıyız
Selçuk ERKİ