19
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2029
Okunma
Ömrünün her karesinde,
Söylediği türkülerin bestesi de, güftesi de,
Özü de, sözü de hep gerçeklere ayarlı olan;
Notasında kulak tırmalayan ses,
Rotasında insanı ürküten
Ve endişeye, kuşkuya sevk eden bir işaret,
Cümlelerinde yerini sevmeyen,
Çiğ ve iğreti bir kelime olmayan;
Sırat-ı müstakim üzere olmayı
Ve hep öyle kalmayı
Kendisine en büyük şeref,
Şan ve baş tacı bilen,
Yönünü de yorumunu da kıbleye dönük tutan,
Ömrü boyunca yatan taşları mesuliyetini idrak etmiş,
Manevî değerlerle kendini donatmış
Vatandaş haline getirmeye uğraşan,
Maveraya ve mâneviyata
Sırtını bir kere olsun dönmeyen bir insandır,
Abdurrahim Karakoç Bey
Yüklü duygularla yazdığı yazılarda da,
Sözü en keskin
Ve etkili bir şekilde
Muhatabının anlayacağı bir biçimde dillendirdiği
Buram buram vatan,
Millet ve memleket kokan,
İnsanı yüreğinden yakalayıp
Yükümlülüklerini kuşandırarak
Yükseklere kanatlandıran şiirlerinde de
Hep akıllı bir cesaretin bizzat kendisi görülen;
Kutsala ve kutsiyeti olana,
Hak ve hürriyetlere,
İnsanî ve İslâmî olana saldıran
Ve salyalı ağızlarıyla leke bulaştırmaya uğraşan,
Fikirleri bozuk,
Fiilleri art niyetli,
Düşünceleri yenilenmeye yenilenmeye küflenmeye,
Bakterileşmeye başlamış,
Dileklerinde bir tane olsun
Millet ve memleket eksenli iz bulunmayan,
Konuştuklarından asla ve asla haz alınmayan,
Aynı küflü nakaratları tekrarlaya tekrarlaya
Birbirini yiyip bitiren dişliler gibi
Kendi kendilerini bitiren
Ve sonu karanlık,
Geriye dönüşü olmayan dipsiz uçurumlara götüren
İnsan suretindeki yılanlara karşı
Bir defa olsun geri adım atmayan bir dik duruş örneğidir,
Abdurrahim Karakoç Bey
Yüzlerinde,
Yüreklerinde,
Bahçelerinde,
Bohçalarında hayra yönelik tek bir desen,
Tek bir lisan bulunmayan,
Bulundurmayan;
Fakat yalanla gerçeği,
Şapla şekeri,
Sapla samanı birbirine karıştırıp
Kafaları bulandırmayı çok iyi bilen densizlerin,
Dengesizlerin,
Değersizlerin karşısında dut yemiş bülbül gibi
İnsanı utandıran bir sessizlikle kalmamış,
Millî ruhun insanı cesaret abidesi halinde tutan
Ve mukavemet gücünü besleyerek
Onu herkesin imrendiği
Ve örnek aldığı,
Dostlarının öncü bir uç beyi bildiği,
Düşmanlarının ise fikirlerine karşı olmakla birlikte
Prensiplerine,
Vakarına,
Yiğitliğine hayran kaldığı bir gönül eridir,
Abdurrahim Karakoç Bey
İmanla eylemi hayatın teknesinde yoğuran,
Fikir çilesini çeken,
Okuduğunu hakkıyla okuyup değerlendiren,
Sloganların tuzağına asla ve asla düşmeyen,
Hep kendi değerleriyle
Ve kendi gibi yaşayan,
Gölgede duranların gölgesinin olmayacağını haykıran,
Madenî olanı değil
Gerçek manada medenî ve manevî olanı
Yüreğine ilikleyen,
Eğitimi yaratana dönüş
Ve yaratılanı terbiyeye yöneliş olarak algılayan,
Batılda inat eden kafaları değil
Hakka itaat eden kafaları kendine yakın bilen,
İlimde,
Fikirde,
Sanatta derinleşip temelli değer yargılarını
Teferruatıyla bilmeyi önemseyen bir çile adamıdır,
Abdurrahim Karakoç Bey.
Kendini de,
Kendine güvenenleri de aldatmayarak,
Ha¬kikate kavuşmanın çetinliğini bilerek
Ve bu çileyi göze alarak,
Yalancı vaat ve umutlara kapıl¬madan,
Ruhunu ve kalbini
Her türlü yabancı
Ve yalancı fikir akımlarına karşı uyanık tutan,
Bu yalancı
Ve yabancı fikirlere kapılıp
Yörüngesinden çıkanları hakikate döndürmek için
Olanca gücünü sarf ederek yazan, konuşan,
Doğru kararlar alarak yerinde sabır göstermenin,
Yerinde en soylu bir direnişin
Ve şahlanışın örneklerini veren bir mücadele adamıdır,
Abdurrahim Karakoç Bey.
Maarifi de,
Marifeti de,
Erdem ve fazileti de çok önemseyen,
İç bünyesinde özümseyen,
Kendini aşmaya cehdetmeyenleri yaşamıyor sayan
Arif ve âkif bir şahsiyettir;
Her şartta ve her zamanda
“Fırtınaya karşı yaprak değil,
Kökünü toprağın derinliklerine salmış olan çınar dayanır.”
Gerçeğine inanmış olup
Ulu bir çınar örneği sergilemiş,
Her türlü fırtınaya ömrü boyunca kahramanca direnmiştir,
Abdurrahim Karakoç Bey.
İçinden geleni içinden geldiği gibi dile getirmiş,
Desinler diye hiçbir şey söylememiş,
Hiçbir şey yazmamıştır.
Allah’tan başka hiçbir varlıktan korkmayan
Bu yaşayan alperen,
Bütün icraatlarını da
Sadece Allah rızasını düşünerek
Ve umarak gerçekleştirmiştir.
Ahmaklara ve alçaklara
Allah’ın izniyle hiçbir zaman boyun bükmemiş,
Oyunlara gelmemiş,
Kendisini yolundan alıkoymak için sunulan
Oyuncaklara kanmamıştır.
Derin düşünceyle,
İleriyi gören,
Olacağı sezen zekâsıyla,
Tesirli kelamı
Ve bazen gül gibi uzattığı,
Bazen gülle gibi attığı,
Bazen de mızrak gibi tuttuğu kalemiyle
Mazlumun savunucusu,
Tek kaygısı para, menfaat,
Tek düşüncesi üçkâğıt,
Tek işi zulüm olan zalimlerin hasmı olmuştur,
Abdurrahim Karakoç Bey.
Okumadan yazmadığı,
Bilmeden söylemediği için
Yazdıkları hep okunmuş,
Söyledikleri tutulmuştur.
O halk edebiyatının yaşayan en büyük şairi,
Nefi’den sonra en büyük hiciv üstadıdır.
Şiirleri insanı uyandırır,
Koşturur,
Coşturur,
Düşündürür,
Dillendirir,
İnsana mukavemet gücü kazandırır.
Aslını, atasını hatırlatır,
İlmi artırır,
İmanı kuvvetlendirir,
İnsanı yüreklendirir.
Ülkü,
Ülke,
Vatan,
Millet,
Bayrak,
Maneviyat,
Onun şiirlerinde gerçek anlamını bulur,
Okuyanlara yitirdiklerini buldurur.
Maziyi hatırlatır,
İstiklâli önemsetir,
İstikbalin nerede olduğunu gösterir,
Abdurrahim Karakoç Bey.
“ Ezanlar ebediyen okunsun,
Bayrağımız kıyamete kadar
Güzel yurdumuzun üzerinde dalgalansın,
Vatan bölünmesin,
Camilerimiz,
Kışlalarımız kapanmasın,
Hürriyetimiz elden gitmesin,
Birliğimiz dağılmasın,
Gücümüz zayıflamasın,
Dostlarımıza umut ve güven verelim,
Düşmanlarımıza korku salalım” diyerek,
Olması gerekenleri,
Herkesin anladığı dilden
Olanca samimiyetiyle muhataplarına iletir,
Abdurrahim Karakoç Bey.
Türkçeyi en iyi bir şekilde bilen
Ve şiirlerinde,
Yazılarında hizmetimize sunan,
Millet şuuru gibi
Dil şuurunu da vazgeçilmez bir değer olarak gören,
Milletiyle ve bu milletin hakiki evlatlarıyla
Tam bir kafa ve gönül bağı kuran,
Sanatını ezelî
Ve ebedî gerçek sanatkârın hizmetine veren,
Benini yok saymasına karşılık
Benliğini her zaman var kılan,
Zalimlere karşı bütün vakarını kuşanan,
Tefekkür sahibi olduğu kadar
Tevekkül sahibi de olan,
Dünyada dünyalılara değil
Dünyayı da yaratana bağlanan,
Dostuna tam dost,
Hakkın ve halkın düşmanlarına ise çok yamandır,
Abdurrahim Karakoç Bey.
Düşünmek,
Fikir üretmek,
Fiillerini daha bir disiplinli hale getirmek,
İdealist ve insanlığa faydalı olmak,
Her zaman yüksek fikir ve düşüncelerle yükseklerde uçmak,
Yüreklerde yeşerip açmak,
Bütün zamanını güzellik ve erdem üretmekle değerlendirmek;
Çöl kuraklığındaki gönüllere yazılarıyla,
Şiirleriyle hayat kaynağı olmak,
Gerçeklerin yoluna sular gibi çağlayıp akmak,
Dostları ve yarenleri için kendini unutmak,
Maddi ve dünyevi ihtiras nedir bilmemek,
Bizleri ötelere doğru umutla taşımak,
Sorumluluk,
Soyluluk ve saygıyla yoğrulmak,
Aklıyla duymak,
Yüreğiyle bakmak,
Bilmek için gayret gösterenlere
Her zaman bir ışık yakmak,
Dağıtan,
Bölen,
Parçalayan değil toparlayan olmak,
Az sözle çok şey anlatmak,
Mükemmelliklere,
Orijinal güzelliklere
Etik ve estetik özelliklere kucak açmak,
Bilmediğini de bildiğini de çok iyi bilmek,
Bildiklerine uygun yaşamak,
Laf değil icraat,
Şamata değil, faydalı işler gerçekleştirmek,
Vakarını ve ağırlığını sürekli korumak,
İnsafı,
İdraki,
Saygıyı,
Seviyeyi inadına yeşertmek,
Mazlumların yanında olup
Konuştuğu zaman yüksekten değil
Fakat yürekten ve yürekli konuşmaktır,
Abdurrahim Karakoç Bey.
Kısacası,
Örneği pek fazla bulunmayan,
Dostluğundan emin olunan,
Sözlerine güvenilen,
Dürüstlüğü örnek alınan,
Gayretine gıpta edilen,
Ahlakına hayran kalınan,
Mertliği dillere destan olan,
Şiirleri ezbere bilinen,
Ferasetinden,
Cesaretinden övgüyle bahsedilen,
Doğduğu günden beri
Hep sırat-ı müstakim çizgisinde yürüyen,
Yükümlülüklerini çok iyi bilen,
İlmî,
İnsanî,
İslamî,
Yerli ve millî özellikler taşıyan,
Ahdine sâdık kalan
Ve sadece kendine benzeyen bir güzel insan,
Bir büyük şair-yazardır,
Abdurrahim Karakoç Bey.
Durdu ŞAHİN