Bilinmez kaç yılları geçmiş, Dicle ve Fırat kıyılarında. Sürülerini otlattı, Medeniyetlerini kurdular Mezopotamya çobanları.
Su, Orman, meralar, onların ellerinde gelişti. Sayısız koyun keçi, Küçük ve büyük baş hayvanlarıyla, Besili hecin develeri de vardı.
Yavaşta olsa taş binalardan Evler yaptı, şehirler kurdular. Bereketli toprakları, ovaları, Zümrüt yeşili yaylakları vardı Her şeyi eskitip yıkan zaman, Hep onların yanındaydı.
Çok çalıştılar, birbirlerini sevdiler. Eğlenmesini dinlenmesini bildiler, Zamanı hep iyi değerlendirdiler, Zaman onlara hükmedemedi Onlar zamanın hep önündeydiler.
Zor bir yaşamın hikayesidir bu: O nedenle dere tepe aştılar, Menzile her varışta yüzleri güldü Başarıdan sarhoş olmadılar, İnançla hep mutluluğa koştular.
Yıllar, yılları kovaladı, Mezopotamya’nın mutlu çobanları Dağları tepeleri aştılar Çokça kayıpları da oldu, Ama onlar yılmadı her şeyle savaştılar.
Dicle ve Fırat kıyılarını sevdi Boydan boya mesken tutular, O büyük uygarlığın, Mezopotamya’nın Vahaların, ormanların, çayırların, Sahibi olmuşlardı, Zümrüt yeşili yaylaların.
Başlangıçta, yorgun bu göçebe kavmin Kara kıldan çadırları, kara kulaklı köpekleri, İnanılmaz güzellikte hecin devleri vardı. Bir lahzada çadırları kurdular Sürüleri ovalara saldılar.
Bir çift ak güvercin rehberiydi onların Ak kanatları bata çıka sulara Önlerinde, hep önlerinde uçtular; Uğuruna inandı ak sakallı bilgeler ’Tamam yurdumuzdur burası, Mezopotamya olsun adı’ dediler.
Sarıldılar birbirlerine ’Barıştır, gelişmedir, medeniyettir amacımız, Ne kadar çoğalsak da, buralara sığacağız... Kavgasız dövüşsüz, yaşayacağız, ”Kan kana karışıp, can cana olacağız” dediler.
Kemal Polat
Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Çok teşekkür ederim can toprağım, değerli şair kardeşim Mustafa Yılmaz bey. Onur duydum, çok mutlu oldum ziyaretinizden. Her şiirimin yorumuna, içtenlikli ve ayrı ayrı vefalı hemşeri ve dost emeği vermiş, değerli zaman ayırmışsınız. Tekrar teşekkürlerimle sonsuz sevgiler ve saygılar sunuyorum değerli kardeşim size. Kemal Polat
Çok teşekkür ederim can toprağım, değerli şair kardeşim Mustafa Yılmaz bey. Onur duydum, çok mutlu oldum ziyaretinizden. Her şiirimin yorumuna, içtenlikli ve ayrı ayrı vefalı hemşeri ve dost emeği vermiş, değerli zaman ayırmışsınız. Tekrar teşekkürlerimle sonsuz sevgiler ve saygılar sunuyorum değerli kardeşim size. Kemal Polat
Bilinmez kaç yılları geçmiş, Dicle ve Fırat kıyılarında. Sürülerini otlattı, Medeniyetlerini kurdular Mezopotamya çobanları.
Su, Orman, meralar, onların ellerinde gelişti. Sayısız koyun keçi, Küçük ve büyük baş hayvanlarıyla, Besili hecin develeri de vardı.
Yavaşta olsa taş binalardan Evler yaptı, şehirler kurdular. Bereketli toprakları, ovaları, Zümrüt yeşili yaylakları vardı Her şeyi eskitip yıkan zaman, Hep onların yanındaydı.
Çok çalıştılar, birbirlerini sevdiler. Eğlenmesini dinlenmesini bildiler, Zamanı hep iyi değerlendirdiler, Zaman onlara hükmedemedi Onlar zamanın hep önündeydiler.
Zor bir yaşamın hikayesidir bu: O nedenle dere tepe aştılar, Menzile her varışta yüzleri güldü Başarıdan sarhoş olmadılar, İnançla hep mutluluğa koştular.
Yıllar, yılları kovaladı, Mezopotamya’nın mutlu çobanları Dağları tepeleri aştılar Çokça kayıpları da oldu, Ama onlar yılmadı her şeyle savaştılar.
Dicle ve Fırat kıyılarını sevdi Boydan boya mesken tutular, O büyük uygarlığın, Mezopotamya’nın Vahaların, ormanların, çayırların, Sahibi olmuşlardı, Zümrüt yeşili yaylaların.
Başlangıçta, yorgun bu göçebe kavmin Kara kıldan çadırları, kara kulaklı köpekleri, İnanılmaz güzellikte hecin devleri vardı. Bir lahzada çadırları kurdular Sürüleri ovalara saldılar.
Bir çift ak güvercin rehberiydi onların Ak kanatları bata çıka sulara Önlerinde, hep önlerinde uçtular; Uğuruna inandı ak sakallı bilgeler ’Tamam yurdumuzdur burası, Mezopotamya olsun adı’ dediler.
Sarıldılar birbirlerine ’Barıştır, gelişmedir, medeniyettir amacımız, Ne kadar çoğalsak da, buralara sığacağız... Kavgasız dövüşsüz, yaşayacağız, ”Kan kana karışıp, can cana olacağız” dediler.
Mezopotamya bugün, doğu Suriye, Güneydoğu Anadolu (Türkiye) ve Kuzey Irak’ı kapsayan coğrafi bölgeyi tarif eden bir isimdir. Merkezi Diyarbakır’dır. İrani halkların merkezi sayılmaktadır. Mezopotamya Eski Yunanca’da “iki nehir arasındaki yer” demektir; μέσος (”arasında”) ve πόταμος (”nehir”). Kastedilen iki nehir Fırat ile Dicle’dir, zira bölge bu iki nehrin arasında kalır.
Verimli toprakları ve uygun iklim şartları nedeniyle çok eski zamanlardan beri yoğun göçe sahne olmuş Mezopotamya, birçok farklı kültür ve halkın karıştığı bir bölge olmuştur ve bu nedenle de medeni gelişime sahne olmuştur. Bilinen ilk okur yazar topluluklara ev sahipliği yapmış bölgede birçok medeniyet gelişmiştir ve bu sebeplerden Medeniyet(ler) Beşiği olarak da anılmıştır. Hiçbir zaman Mezopotamya olarak anılan belirli bir siyasi mevcudiyet olmadığı gibi sınırları belirli bir bölge değildir. Basit anlamda Yunan tarihçileri bu bölgeyi anmak için bu ismi anmışlardır.
Mezopotamya tarih boyunca farklı kavimlerin bir arada yaşadığı bir bölge olmuştur. Bölgeye uzun süre devam eden sürekli göçler, hem siyasi iktidarın belirli bir çizgi izlemesini engellemiş hem de kültürel ve teknolojik anlamda kent ve toplumların gelişimini körüklemiştir. Mezopotamya bölgesi dünyanın en tanınmış ve köklü medeniyetlerinden birkaçına ev sahipliği yapmıştır; Sümerler, Akadlar, Persler, Babilliler ve Asurlular gibi. Bunların dışında daha birçok halk ve kavim Mezopotamya’da kök salmıştır.
Son buz devrinin sonlarına doğru, hâlâ hüküm süren buzul veya buzul arası iklim koşullarından kaçmak için insanlar topluluklar halinde güneye doğru göç etmişlerdir. Bu dönemlere dair kuzey Irak’ta ve çevre bölgelerde çeşitli yerleşim alanları göze çarpar. Daha sonra iklimin tarım için uygun hale gelmesiyle kuru tarım başladığı gibi yerleşim birimleri de oluşmaya başlamıştır.
Güneydoğu Anadolu’da Çayönü (Diyarbakır, Türkiye) ve Göbekli Tepe (Şanlıurfa, Türkiye) gibi yerleşim yerleri Neolitik dönemde Mezopotamya‘daki göze çarpan yerleşim bölgelerindir. Bunlara kuzey Irak’taki Cermo da eklenebilir. Bu yerleşimler dönemin kültürel ve teknolojik gelişimini anlamak için önemlidirler.
Tarım gelişimi ve köy yaşamının başlangıcından yazının ortaya çıkışına kadarki dönemin ünlü yerleşim bölgelerine örnek olarak Samarra, Halaf ve Hasuna verilebilir. Bu dönemde her kent aynı zamanda ayrı bir kültürel tarz ortaya sunmaktaydı. Bu kentlerin ortak yönü konutların ortaya çıkışıdır. Yine de konutların mimari tarzı kentten kente değişiklik gösterir. M.Ö. 5500-M.Ö. 5000 dolaylarında Mezopotamya’da öne çıkan iki kültür kuzeyde Halaf kültürü ve güneyde Ubaid (Obeyd) kültürleridir.
Bölgenin bir sonraki evresi Uruk dönemi (M.Ö. 4000-M.Ö. 3100) olarak anılabilir. Bu dönemde güneydeki kentler büyük oranda gelişmiştir. Bu gelişmeler sadece kültürel planda değil aynı zamanda teknolojik plandadır da. Uruk kenti, dönemi karakterize eden kent olarak, çok önemli bir konumdadır. Sulu tarımın geliştiği bu dönemde, madencilik ve teknoloji dallarında da ortaya çıkan gelişmeler kentlerin genel durumunu yükseltmiştir. Uruk kentinin ünlü Mezopotamya kahramanı Gılgamış’ın evi olduğu da söylencelerde yer alır. Bu dönemde ticaret büyük oranda gelişmiştir ve Mezopotamya’nın o dönemde bilinen sınırları içeresinde yoğun bir ticaret ağı oluşmuştur. Ayrıca Anadolu ile yapılan ticaret, Anadolu halklarının kültürünü de Mezopotamya’ya, sınırlı anlamda da olsa, taşımıştır. Bu dönemin sonlarında yazı geliştirilmiş ve kayıt tutumu da başlamıştır. Bu dönemlerde ve daha sonra bir süre güneydeki gelişimlerin kuzeye geçmesi uzun zaman almıştır.
Sonraki Dönemlerde Mezopotamya Tarihi?
Mezopotamya Büyük İskender’in Persleri egemenliği altına alışına kadar Perslerin egemenliği altında olmuştur. Daha sonra bir süre Pers imparatorluklarının egemenliği altında kalmış, daha sonra Romalılar kuzeybatı bölümünü egemenlikleri altına almışlardır. Pers Sasani İmparatorluğu döneminde egemenlikleri altındaki Mezopotamya’nın büyük kısmı Del-i Iranşahr yani “İran’ın Kalbi” olarak anılmaya başlanır ve başkent Mezopotamya’da yer alır. M.S. 7. yüzyılın erken dönemlerinde Arap halifeleri Şam’ı kontrol altına alır ve zaman içinde Mezopotamya Arapların egemenliği altında tekrar birleşir. Yine de bu dönemde iki vilayet şeklinde idare edilir: kuzeyde Musul başkent, güneyde Bağdat başkenttir ki Bağdat daha sonra hilafetin de başkenti olur ve 1258 yılına kadar böyle kalır. 1508-1534 arasında Safaviler kısa bir dönem için Mezopotamya’yı kontrolleri altına alsalar da 1535′te Osmanlılar (Türkler) Bağdat’ı egemenlikleri altına alırlar. Osmanlı Devleti’nin egemenliği sırasında Mezopotamya üç vilayete ayrılarak idare edilir: Musul, Bağdat ve Basra. I. Dünya Savaşı’nın sonunda Mezopotamya kısa bir süre için İngilizlerin yönetimine geçer ve İngilizler bugünkü Suriye ve Irak’ı bir Haşimi yöneticiye bağlı bir devlet olarak kurar. 1920′de İngilizler tarafından Irak ulus devleti kurulur ki bugünkü Irak sınırlarının yanı sıra bugünkü Kuveyt de sınırlara dahildir. Daha sonra 1961 yılında Kuveyt bağımsızlığını ilan eder.
Tarih sayfalarından nerak ederek çok okuduğum bir konu üzerine şiir yazmısınız değerli şair.Bu konuda çok eserler yazılmıştır belki,fakat insanların yerleşim azimlerikültürel sahiplenmeleri ,detayları, pek ifade edilmemişti.Sizin eserinizde,insanların kararlılığı,kenetlenmeleri ve birlik beraberlik içinde olmalarını çok boyutlu olarak ele almışsınız.Daha önce okumadığım bir eseriniz.Favorilerime alıyorum,yeniden okumak için.Güçlü bir eser ve güçlü bir kalem.Tebrik ederim.Yüreğinize sağlık.Selam ve saygılarımla efendim.
hazan444 tarafından 12/29/2009 7:15:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
Çok teşekkür ederim.Yorumumu etkili yorum olmaya layık gördüğünüz için.Şiirinizi ifade edecek yorum bulamadım.Gerçekten bir tarih efsanesiydi.Mutlu yeni yıllar dilerim.Yeni yılın tüm mutlulukları ve tüm güzellikleri getirmesini dilerim.Saygılarımla.
Çok teşekkür ederim can dostum, çok... sağolasın. Yine tam bir doktora tezi gibi, tarihsel bir incelemeyle çok değer katmışsınızı şiirimne. Nekadar teşekkür etsem azdır. Pembeye boyayayım hiçolmazsa, yüzlercesini haketmiştir ama, siz benim azımı çok'a sayacak kadar güzel yürekli ve alayışlı bir insansınız. çok yoğun zamnaıma rastladı bu harika yorumunuzu cevaplalamak. Yoksa böylesine cılız ve naif cevapların çok daha tetaylısını hakketmiştir emsalsiz yorumunuz. Dediğiğm gibi, bağışlarsınız, anlarsınız. Daha fazla da geçiktirmek istemedim. Çümkü o takdir de gönil koymakta haklı olurdunuz. Bense istemem, çok değerli bir dostumun üzülmesini. Çünkü sizin yorumlarınız çok anlamlı, önemlki ve değerlidir benim için.
Sizin, tüm aile bireylerinizn yeni yılını tüm içtenliğimle, en halis dilek ve temennilerimnle kutlar, huzur ve mutluluklarınızın, sağlıklı günlerinizin her daim sonsuz olmasını dilerim. Saygılarımla. Kemal Polat
Çok teşekkür ederim.Yorumumu etkili yorum olmaya layık gördüğünüz için.Şiirinizi ifade edecek yorum bulamadım.Gerçekten bir tarih efsanesiydi.Mutlu yeni yıllar dilerim.Yeni yılın tüm mutlulukları ve tüm güzellikleri getirmesini dilerim.Saygılarımla.
Çok teşekkür ederim can dostum, çok... sağolasın. Yine tam bir doktora tezi gibi, tarihsel bir incelemeyle çok değer katmışsınızı şiirimne. Nekadar teşekkür etsem azdır. Pembeye boyayayım hiçolmazsa, yüzlercesini haketmiştir ama, siz benim azımı çok'a sayacak kadar güzel yürekli ve alayışlı bir insansınız. çok yoğun zamnaıma rastladı bu harika yorumunuzu cevaplalamak. Yoksa böylesine cılız ve naif cevapların çok daha tetaylısını hakketmiştir emsalsiz yorumunuz. Dediğiğm gibi, bağışlarsınız, anlarsınız. Daha fazla da geçiktirmek istemedim. Çümkü o takdir de gönil koymakta haklı olurdunuz. Bense istemem, çok değerli bir dostumun üzülmesini. Çünkü sizin yorumlarınız çok anlamlı, önemlki ve değerlidir benim için.
Sizin, tüm aile bireylerinizn yeni yılını tüm içtenliğimle, en halis dilek ve temennilerimnle kutlar, huzur ve mutluluklarınızın, sağlıklı günlerinizin her daim sonsuz olmasını dilerim. Saygılarımla. Kemal Polat
Şair Kemal Polat, güzel bir kurgu yapmış akıcı ve güzel zevkle okunuyor, lakin bugün o mezopatamyadan oluk oluk kan akıyor işte dünya böyle tezatlarla dolu şairi kutluyorum, selamlar.
Çok haklısınız sevgili CAN dostum, çok haklı. İşte bende bu tezada dikkat çekmek istedim. Bir zamanların cenneti olan büyük medeniyetin yaşandığı yerlerin niçin KAN GÖLÜ halinde olduğunun sorgulanmasını istedim. Bunun niçin bugün bizde yaşandığını, büyük haksızlık olduğu mesajını vermek istedim, eğer verebildiysem bir nebze. Çok yerinde ve anlamlı tesbitleriniz için, teşekkür ederim SAYIN HİLMİ CAN BEY kardeşim. Saygılarımla Kemal Polat
Çok haklısınız sevgili CAN dostum, çok haklı. İşte bende bu tezada dikkat çekmek istedim. Bir zamanların cenneti olan büyük medeniyetin yaşandığı yerlerin niçin KAN GÖLÜ halinde olduğunun sorgulanmasını istedim. Bunun niçin bugün bizde yaşandığını, büyük haksızlık olduğu mesajını vermek istedim, eğer verebildiysem bir nebze. Çok yerinde ve anlamlı tesbitleriniz için, teşekkür ederim SAYIN HİLMİ CAN BEY kardeşim. Saygılarımla Kemal Polat
Çok güzel bir destan olarak kabul ediyorum ben şiirinizi..Mezopotamya çobanları hakkında çok bilgim yoktu doğrusu ama öğrendim sayenizde,çok teşekkürler..Öğretici eserinizi gönülden kutluyorum.mükemmeldiniz yine...
Harika olan, güzel olan, türk kadınının hakkı olan, olması gereken kültürel donanamı edinmiş olan insan sizsiniz sayın doğayağmur. benim ve başkalarının size yapacağı katkılar çok sınırlı kalır. sizin harika katkılarınız, anlamlı yorumlarınız güzelleştiriyor, değerlendiriyor şiirlerimizi. Boşuna "elleri öpülesi kadınlkarımız" diye şiir yazıp yüceltmemişim kadınlarımızı. Ben bunu zaten özümsemişim, biliyorum. Herkes bilsin... ve de vurgulasın Türk kadınının harika tamamlayıcı, bütünleştiren olduğunu. Sevgi ve saygılarımla, çok teşekkürler ediyorum sayın doğayağmur hanım. Kemal Polat
Harika olan, güzel olan, türk kadınının hakkı olan, olması gereken kültürel donanamı edinmiş olan insan sizsiniz sayın doğayağmur. benim ve başkalarının size yapacağı katkılar çok sınırlı kalır. sizin harika katkılarınız, anlamlı yorumlarınız güzelleştiriyor, değerlendiriyor şiirlerimizi. Boşuna "elleri öpülesi kadınlkarımız" diye şiir yazıp yüceltmemişim kadınlarımızı. Ben bunu zaten özümsemişim, biliyorum. Herkes bilsin... ve de vurgulasın Türk kadınının harika tamamlayıcı, bütünleştiren olduğunu. Sevgi ve saygılarımla, çok teşekkürler ediyorum sayın doğayağmur hanım. Kemal Polat
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.