0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
931
Okunma
Adliye duvarı yüzü
İlk gördüğümde çok seviniştim
İşte hayatımın kadını
Birde sövmüştüm ki, yan bakana
Asardım keserdim
Saplık olamadın dediği an
Gururum tüm şeffaflığında parçalandı
Göğsümün saf duruşunda.
İlk pençe ıskaladı.
Gençlimi siper ettim
Kırk yıl sonrası olgunluğunda
Sabret gönül,
Derviş olmak yakışır sana
Sabretmekte çare değilmiş ki
Döküldü pulları, her gün, gün batımı
Adliye duvarı yüzü
En sevdiğim kadın.
Bolluk mevsimi yaşadık ilkyazlarda
Kurak geçti diğer yazlar
Mazgalda kül bırakmadık kazı kazandan başka
Hep sevdik inadına
Neyi sevdik hala anlamış değilim
Kırk yılın sonunda.
İhtilaller vardı
Kavgalar vardı
Biz kavgaları sevdik
İhtilalleri sevdik
Yükseklik tortusu sarmadı bedenimizi
Ondan oturamadık koltuğumuza
Paylaşmaktı
Kuru ekmeğin sırı çözüldü parmak uçlarında
İşte o zaman anladık
Adliyede tek sanık biz değildik.
Odamızın ortasında kırk ilmik
Sen ben
Hala sen ben
İnat mı inat
Keçi köprüsünde.
Tek boynuzda devrildi bir gün
Benim boynuzumla değil
Hevesle aldığımız tekenin boynuzu yıktı kadınımı
O gündür bu gündür bir meleke
Borçlu olduğumuzu iyi biliyordu teke
Hiç benden korkmamıştı
Tekeden korktuğu kadar
Kırk yıl sonra teke gördü evimiz
Kırk yıl sonra kadın gördü evimiz
Adliye duvarı yıkıldı
Gerisi aşk bahçemiz
Bundan sonra ben seni sevmiyorum kadın
Ben adliye duvarında yüzümü kanatmayı sevmiştim
Ben kavgayı sevmiştim
Ben ihtilalleri sevmiştim
Sen benden hiç korkmazken
Şimdi esir düşüp evcilleşmiş ayıcıktan ne farkın var
Sen beni unut ben seni
Artık hayatımda
Kavgacı ihtilalci bir kadın var
Ben onu sevmiştim
Kırk yıl öncesini
Terk etmek benim lüğatımda yok demiştim
Terk etmiyorum ama
Ben o kadını sevmiştim
Ondan ısrarım... hakem bey...