1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
787
Okunma
vazgeçmem eskisi gibi...
utanıp sıkılıyorum
içimi açtığım her kadından muzdarip
eski bir dükkan kiralayıp içine yalnızlığımı yerlestiriyorum
üstüne ekliyorum çaresizliklerimin
ve bir süredir kelimelerin efendisiymişim gibi
rahat ve umursamaz
ve ürkek ve ukala
yazıyorum
aklımın sağlığını kontrol etsin diye başvurduğum
tüm kahrolası pratisyen hekimlerin
aklından şüphe ediyorum
eksi dört derecede buhar oluyor
ciğerlerimden zorlayarak cıkan nefesler
bir türlü planlanan saatte randevusuna yetişemeyen
acemi aşıklar gibiyim
aslında ne bir randevu planlayabiliyorum artık
nede bir saat belirliyor
yetişebilmek için
en kolayı acemi aşık olmak
üstlenebiliyorsun
tüm kafiyesiz şiirleri...
sezilemiyor bir türlü günahkar düşünceler
ve tanrı bir kaç kuluna görev veriyor
doğru yola getirsin diye
sezemediklerini
yasaklıyor kafiyeli sözleri
ve yasaklıyor düşünmeyi
sanki düşünme yeteneğini kendisi vermemiş gibi...
sızıyor inceden bir kalp agrısı
rüşvetlerin hesabı tutulamıyor çokça zamandır
ve ’’sevgilimli’’ zamanların karşılığını bulamıyor
banka müfettisleri
sensiz zamanların telafisi olmadığı gibi...
tanrının çobanı olmak değildi maksadım
aklıma çoban olmayı koyduğumdan beri
tuhaf bir boşluk
içime hangi sevdayı atsam dolmuyor
içimden seni çıkartsam
geriye birşey kalmıyor
sen dediğim az önce boşalan gözlerimdeki yasların katledeni
ben dediğim
seni çıkarınca
tek başına bir anlam ifade etmeyen
şahsın birinci tekili...
ne tuhaf
senden önce ne tek başıma olabiliyordum hayatımda
nede kalabalığım
şimdi seninle birlikte üstlendiğim yalnızlıkların
öyle ağırki
kollarında yığılıp kaldığım sensin
kendi hayatımın
gizli öznesi