1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1171
Okunma
farkına vardığımdan beri kendime ihanetlerimin,
sıradan bir sevdayla yetinemiyorum
durmadan başkalarının aşkında gözlerim
küçük ayrıntıları inceleyip
kendime pay çıkartıp
gerçekleri benim renklerimle boyuyorum
ne beni çıkartınca içinden mantıklı kalıyor açıklamalarım
nede
ben söyleyene kadar inanıyorlar
olan bitene
soyulamayan kabugu gibi hayatın,
uzerinden silkinip atamadıkların gün boyu aklının köşesinde durur
ne unutmayı beceriyorsun
nede unutmuş gibi yapıp etrafına gülümsemeyi
onu içinden çıkardığından beri
ne kadarını kaplıyorsun
kendi hayatının
o hayatına girmeden önce
ne kadar sahibiydin?
şimdi
gitti diyerek doldurduğun satırların büyüsune kapılıp
kendini tatmin etme telaşında
sabah olsun diye
sarhoşluğuna gömuyorsun anılarını
yazıyorsun diye değil
üstüne attıgın toprak gibi yazdıkların
anılarının
sanıyorsunki
ne kadar çok yazarsan bu sevdayı
o kadar derine iner ruhunda
ya dibe batmayıp üzerine çıkanları nereye saklarsın?
acemi bir tamircinin yapıştırmaya çalıştığı
ama bir türlü tamir edemediği
kurmalı bir oyuncağın parçalarını...
kanımı çekiyor yalnızlığım
ne bir itirazım var nede temyize gitmek için bir üst mahkemede
yasal dayanaklarım
lehimdeki bütün delilleri toplayıp bir kutuya
ateşe vermek istiyorum
kaybetmek,
kaybedilen sensen eğer
mazeretlerin bir halta yaramadığıdır
kaybetmek,
sahip oldugum evin içindeki sesinin yankısını silmekse eğer
duvarlarımdan
bir sabah daha
o odaların birinde uyanamamaktır
bütün tıbbi müdahalelere rağmen...