55
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2050
Okunma


Bana ölümü sevdiren en sevgiliye
güneşinden korkup usulca ayaklarından çekilince gölgeler
ayaza kesilir rengi teninin
gövdene çarpan her mevsim zemheri
arasına sakladığın ışığını çalarsın kapanan kirpiklerinin
soğuk odalarıyla içine okyanus sığdıran zihnini bir karanlık döver
mum kokusunda hatırlarsın doğmadan öldürdüğün bütün sevgileri
heyelan sanırsın sabrına düşen telaşlı taşları
durmadan ayaklarının altından kayarak kaybolur her yer
yüreğini emziren ağıtlara yorarsın dinlediğin bütün ezgileri
nereye dönsen dilsiz bir duvar
kimlere baksan konuşan mezar
gözlerinin ıslandığı nehirlere vakitsiz bir kuraklık çöker
içi boşalır hayra saydığın aklını kemiren karanlık geceleri
yaprağını toplar sonsuz kavuşmaya yeniden takvimler
dilin şaşırır bilmediğin bir sorguda kendini yenileyen heceleri
inatçı bir ayrılığa bırakır dileklerini bütün saatler
üvey babalık yaparsın her aynada aklarına saçlarının
bir fahişe gibi sızarak habercisi olur alnının çizgileri
ecel göğsünün üstünde dans eden çocukluğu öldürüp
usulca kalbinden öper
açlığını etinle bastırmaya gelince toprak yutmuş böcekler
mavi alevli bir yangına kapanır gözlerinin perdeleri
bir ihanete yeltenerek ihbarcısı olur bütün uzuvlar
akrep ezberini bozar yelkovan susar
şaşırır kendini geçmişe kurulan yalan saatler
affına sığınırsın günah heybeleriyle gezdiğin bütün yerleri
ne toprak doldurur boşalan iliklerini ne Tanrı affeder
dilencisi olursun camları kırılan tüm gönül dergahlarının
sağını uzatırsın ellerinin soldan verilir ceza defterleri
yaşam kılıcını çekip kınından yeni bir takvim belirler
sonrası hangi yöne dönsen sadece alaya duran çiçeksiz bahar
zehrinde yıkanan aciz bir efkar
diyorsun ki bir şarkı nakaratı kadar kısaydı ömür
yeniden dünyaya gelebilseydim
belki bir pişmanlık ipine tutunurdum
korkunun kendini astığı yerdesin artık
hoş geldin yolcu
şimdi senin içinde beyazında Can verecek kurşuni bir yer var!
Bana sonsuz aşkı miras bırakan en sevgiliye
Faik Danışman
5.0
100% (2)