10
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1686
Okunma

bir şems vardı
uğradı hatırasına
süründü bir mahçup rûminin
bir rûmi vardı
topladı eteğinde ki şiirleri
görünerek şems’in
kömür karası
yürek yarası aynalarında
mor ötesi ten rengi
söylemin renklerine dadanmış
efsunlu
kekremsi ayıplar
kız oğlan kız bakışlı ihanet
henüz bozmamış en masum yalanını
o ayıba abanan paslı bir jilet ile kurulan ortaklık
gövdeye kan diye yazılana kadar
hisseme aykırı kalmanın düştüğüdür
-bu gece-
karanlıklar ırzına geçerken
en masum isteklerimin
şehir kapattı gözlerini
tanınmamak için
ben kimin alacağıyım
ki
her gece hesapladığım ihanetinin borcunu ezberlerken
üstümde iliksiz sevapların düğmesiz yalnızlığı
bir aşk’ın ardına bakmadığı
mahşeri kalabalığı seyreder
gözlerimin cinnet yıldızı
sönmüş ferine dualar okurken
bunun için şiir okuyan dudakların
beni öremeyecek
çünkü bu şehre bir melek süzülecek
kalmamış kendimi
sen diye öpecek
kıyameti ertelediğim
iki yüzümden birine gece diyorlar
gece soyutsal bir düş
oysa sesin
ruhum için bir gülüş
yelkovan
bir garip hasret içinde sözlerime
akrep
sokmak için sırasını bekliyor
ayyuka çıkınca karanlığımın sus eli
kokun
matemin uyduruk karası ile süzülüyor
aklıma
hayatı geçirmek için çemberinden
sûretimde ki acı da
devleşiyor
sen hiç kendin değildin
damarlarından geçen bir ölümlünün
iflah olmaz repliklerine
adını aşk diye yazdırmıştın
ölüm ve gece
yanlış hayatların kutsanması
ahh sevgili
keşke söyleseydin de
sana doğmak gibi bir sebeple aşık olmasaydım…