3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2454
Okunma

Seni özlemenin
Ne demek olduğunu sor bana,
Yetmiş iki dilde anlatabilirim
Kitabini yazabilirim sayfalarca.
Yalnızlığın rezilliğini
Kokuşmuşluğunu
Ve çıplaklığını da.
Ama hiç kimse
Kavuşmanın güzelliğini
Sormasın bana / anlatamam.
Bilmiyorum
Dudakların nasıldır.
Sıcak mi ateş topu kadar,
Yoksa soğuk mu
Buza kesmiş bir bardak su gibi?
Kıvrımlarına,
Kırmızı karanfiller mi tutunmuş,
Küle gizlenmiş kor mu var?
Tenime değdiğinde dudakların
Cemre mi düşer bedenime,
Mızrap değen bir saz teli gibi
Titrer mi yüreğim bilmiyorum.
Ürkek ceylânlar
Nasıl kurtulur tuzağından?
Dolu yemiş yaprak gibi
Nasıl titrer bir yürek?
Ellerin nasıl okşar bir bedeni,
Goncalar
Nasıl güle döner sıcaklığınla / bilmiyorum.
Hiç sana sarilip yatmadim ki!
Kisacası!!
Tatmadım kavusmayi / anlatamam.
Ama,
Seni özlemenin kitabini yazabilirim.
Anlatabilirim daldaki kusa / topraktaki solucana.
Yokluğunda yıllardır
Özlemine dayanmayı öğrendim
Yokluğuna katlanmayı
Aşağılık avunmayı öğrendim nasılsa,
Ustasi oldum beklemenin
Tükenmek pahasına
Ama hiç kimse / kavuşmayı,
iki derenin birbirine karisip
Sarmas dolas aktigi yatağın yorgunluğunu
Sormasın bana ,anlatamam.
Çünkü seninle ben,
Ayrı kaynaktan doğmuş
Sularında hasretleri taşıyan
Başka denizlere koşan iki ırmağız.
Birbirimize uzak topraklarda tüketirken yılları
Aynamızda ayrı gökleri yansıtırız
iste onun için
iki dere nasıl karsilasir birbirine
Nasil sigar iki nehir bir yataga /bilmiyorum
Sen bana /yalnizca
Ve sadece
Kahpe sensizligi sor
Rezil beklemeyi , özlemeyi sor.
Tanri sahidimdir
Kurda kusa
Daga tasa bile anlatabilirim.
Demem o ki uzaktaki yakinim:
Vuslatlara yabanciyim,
Ama,
Seni özlemenin kitabini yazabilirim