13
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1728
Okunma

/iyi geceler
saat 23.59
ajanslar
şehr-i istanbulun semalarında
iki yaka arası bir çığlık duyuldu
apış arası yosun tutmuş kerhane güzeli
zat-ı peri gibi kadın... perizat
hançeresinden yayılan gazelle
deyyus-u ekber’i kalbinden vurdu
şimdi arkası yarın/
sözü son bıraktığı yerde
bitmek bir durumdu
sabrın kımıldayan ellerinde
gitmek mavi bir uçurumdu
kadın dudakları
tevekkül ederken gecikmiş bir ihtirasla
adam cinneti
kendi öyküsünü yüksek sesle düşünüyordu
paçavra elbisesinde eğreti gelin muamelesi görmüş
silik sepya
kız gibi sandıklarda bekleyen
allı morlu namuslara inadına kırıtıyordu
perizat bu yahu
zat-ı peri gibi muhterem bir ahu
salladıkça küfrü dört başı mamur
yedi tepede ki yedi imam
haşa huzurda yarım oğlan
tekmili birden dururdu kıyam
adresi belli intiharların sevileniydi
köpek öldüren değildi“sevilen şarapları”
kutsal kase de arzı endam bir kızıl kıyametti
içilmedikçe nimetten sayılmazdı ki
bilmem kaç tevellütlü rakı kadar beyazdı geçmişi
her leke sanki siyah mı ki
kadın işte
taburcu olmuş yeni yetme düşlerden
aşk’a biçilen teyel yerlerinden
hayatın yetmeyeceğini bildiği hülyalara dalardı
sanırsın ki gina lollobirigida
perizat bu yahu
zat-ı peri gibi muhterem bir ahu
yıldızsız gecelerinde istanbul’un
fransız malı siera lambalı antika radyosundan
sureti sesinde saklı hikayeler mırıldanınca
gözlerinde beklettiği ısrarı
koyuverirdi ahh’lara
herkesin ahını alan aşk
kaybolmak için bir seste yol alır
zaman bu
söküle söküle ağarır
geriye şimdi arkası yarın kalır…
/sevgili dinleyenler
şimdi ünlü bestekar udi Selahattin Pınar’dan
kürdilihicazkâr makamında bir eserle programımızı bitiriyoruz
“gel gitme kadın ruhumu hicranına yakma”
Solist Safiye Ayla/