1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
34
Okunma
Gökyüzünün derin avlusunda,
Ay suskun bir derviş gibi döner geceye
Işığını değil, kalbinin sırrını saçar doğaya.
“Ben senin gecende duran nefesim,
suskunluğun, içe dönüşün,
ruhun kendi kuyusuna eğilmiş hâliyim" der
Güneşse uzak bir pîr,
Her sabah kapıyı aralayıp
“uyan” der, “içindeki karanlığı yakarak uyan.”
“Ben senin özündeki ateşim,
küllerin arasından doğrulan ışığın,
varlığın hakikatle buluşmuş hâliyim" der
Biri çeker içeri,
öteki taşır dışarı;
biri seni sessizliğinle yıkar,
öteki seni anlamın eşiğine salar.
Ve sen beşer,
iki kapı arasında salınan ince bir sır gibi,
gecenin yakamozunda kaybolup
gündüzün ateşinde yeniden doğan
bir yolcu,
bir nefes,
bir arayışsın ruhundaki öz’e dönmek isteyen.
5.0
100% (3)