Gelip de bana, zamanın ve ölümün kurallarını bozan o yitik iksiri sunsan ne çıkar?
~~Sana bir ömür vaat ediyorum" desen de, bu bozuk ve yalan vaat artık ruhumda karşılık bulmaz.
Senin sunduğun ebediyet, sadece bu bitmeyen sızının süresini uzatmaktan başka neye yarar ki?
Oysa ben, senin dokunuşunla başlayan ve yokluğunla mühürlenen o tek anın içinde sonsuzluğu yaşadım.
Güneş, senin elinden çıkıp yeniden doğsa bile; kalbimdeki bu karanlığı aydınlatamazsın.

Senin getirdiğin o su, ne kadar saf ve soğuk olursa olsun; benim içtiğim bu kederden daha acı olamaz,
Çünkü sen, bana yaşamı sunarken, aynı anda bütün inancımı ve bütün umudumu zehirledin.
Bu zehir, o anlık ihanet, benim için senin vaadinden daha ebedi, daha kalıcı bir gerçekliktir,
Benim ömrüm, senin olmadığın her anın toplamından ibaret; o yüzden o vaadin bana düşmez.
Senin o kutsal hayat iksirin bile, ruhumdaki bu kirli gerçeği asla temizleyemez.

Bütün tanrılar şahit olsun; o tek bir hayal kırıklığının ağırlığı, senin vaat ettiğin binlerce yıla bedeldir,
Çünkü sen, bana en büyük hediyeyi sunarken, aynı zamanda en büyük yokluğu da armağan ettin.
Şimdi ben, kendi elimle kurduğum bu dar ve kırık köşede, senin ebediyetini reddediyorum,
Bırak bu beden çürüsün, bu ruh tükensin; sensiz geçen her süre zaten fazladan bir yüktür bana.
Bana bir ömür vaat etsen de; o vaadin, bu çürümüş gerçeği örtemez.
*
O yüzden şimdi git; o sözlerin mührünü ve o hayat suyunu al, kendi ebediyetini kendin yaşa,
Ben, bana reva gördüğün bu fani acıyla kalmaya razıyım; çünkü o daha samimi ve daha gerçek.
Senin getirdiğin cennet, benim cehennemimin gölgesi bile olamaz; zira benim cehennemim sensin.
Bütün vaatlerin hükümsüzdür, bütün sözlerin boşluktur; son kez hükmü okuyorum:
Bana bir ömür vaat etsen de,
Ab-ı Hayat olsan da,
Kar etmez.

Cemre yaman