0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
27
Okunma
Eski günler sessizce gelir aklıma,
Annem değirmende yün örerdi sabaha.
Evin yükünü taşırdı omzunda,
Biz görmeyelim diye saklardı yorgunluğunu.
Yemezdi, içmezdi, uykusunu vermiş gibi,
“Evladım, muradım” derdi en temiz sesiyle.
Dokunduğu her şeyde bir emek izi,
Bize bıraktığı en derin mirastı sevgisi.
Maçlara giderken çorabımızı o alırdı,
Sorar ama söyleyemezdik yırtık ayakkabıyı.
Sessizliğin içinde saklı bir çocuk gururu,
Ama bilirdik, onun yüreği her şeyi duyar.
Önlüğümüz yoktu çoğu sabah,
Dağları, bayırları aşardık okula varmak için.
Rüzgâr yüzümüze vurur, soğuk içimize işler,
Ama içimizde bir umut taşırdık annemizden kalan.
Akşam eve dönerdik yorulmuş hâlde,
Kapıda karşılar bizi sıcak yağlı ekmek kokusu.
O sofranın samimiyeti doldururdu içimizi,
Annemin bakışı ısıtırdı bütün karanlıklarımızı.
Sohbetler uzardı gecenin sessizliğine,
Bir duvar lambasının ışığında toplanırdık.
Eski televizyonun cızırtılı görüntüsü bile,
Ailece izleyince bir masal gibi görünürdü.
Şimdi o günleri hatırladıkça içim titrer,
Her anı ayrı bir hazine gibi parlar.
Emekle büyüten o eller, o sıcak yuva,
Kalbimizin en derin yerinde hâlâ yaşar.
5.0
100% (1)