1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
70
Okunma
Bugün yine içimde sessiz bir hüzün büyüdü.
Sanki ruhumun kapıları aralandı
ve oradan eski bir sızı, tanıdık bir keder süzüldü içeri.
Kıymet görememek…
İnsanın varlığına dokunan en ince, en görünmez yaranın adı.
Sen bütün benliğini açarsın hayata,
teslim olursun geçmişinle, yaralarınla, ışığınla…
Varlığın, yüreğinin kapısını ardına kadar bırakırsın.
Nefesindeki oksijeni bile esirgemezsin,
kanındaki sıcaklığı,
ruhunun karanlıkta parlayan nurunu,
yani “sen”i sen yapan her şeyi koyarsın ortaya.
Ama bazen dünya kördür.
Bazen kalpler duvarlarla örtülüdür.
Ve bazen insan, bütün evreni avuçlarında taşırken
sıradan bir gölge gibi görülür.
Oysa bilirim…
Her teslimiyet, görünmeyen âlemlere fısıldanan bir sırdır.
Her içtenlik, kaderin taşlarına işlenen bir iz.
Ve her hüzün, ruhu biraz daha olgunlaştıran
sessiz bir öğretmendir.
Belki de bu yüzden inciniriz.
Belki de bu yüzden derinleşiriz.
Ben de bugün içimdeki hüzne dokundum,
onunla konuşmayı seçtim.
Çünkü bilirim ki;
görülmediğimi sandığım her an,
evren bir yerlerde benim için bir şeyler biriktiriyordur.
Ve ruh, teslimiyetle büyür;
kıymet, en çok hak edenin yolunu bulur.
MEYRA
5.0
100% (3)