9
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
152
Okunma

Bu bir yara değil, bu bir mezar taşıdır;
Kalbimin göğsümde taşıdığı dilsiz ağıt.
Kaç zemheri geçti, kaç güneş söndü bende,
O terk edilişin buzlu eli, hala ruhumda sızlar.!
❦
Güneş her doğduğunda, sanma ki aydınlanırım,
Sadece gölgeler uzar, acım daha belirginleşir.
Hafızam, paslı bir kilit, her gün seni fısıldar,
Ve ben, o sesin kuytusunda boğulup yitiririm.
❦
Hangi uykuya dalsam, hangi rüyadan kaçsam
hep sen, hep o son bakışın acısı.
Unutmak,
yıkılmış bir kentin boş Sokaklarında yankılanan çığlık.
Her an, bir hançerin paslı ucu, derinde bir kıymık,
ve ben, bu ölümcül sevdanın gölgesinden çıkamıyorum,
❦
İçimde bir iklim var ki, hep aynı mevsimi yaşar;
Kış, hiç bahara dönmeyen o bitimsiz zemheri.
Dış dünya boşuna nefes alıp verir, boşuna çabalar,
Benim takvimimde sen yoksun ve zaman sensizliği sayar.
Her aynada suretim değil, bir gölgenin izi var,
Sanki her bakış, senden kalanları iade eder bana.
Ne zaman gülecek olsam, bir anı durdurur beni, sarsar,
Sanki her mutluluk, sana ihanet etmekmiş gibi.
O yüzden sustum, bu ıssızlıkta
seni yâd ederek,
❦
Sensizlikten örülmüş bir sarayda taht kurdum kendime.
Uçsuz bucaksız bir çöldür şimdi her yer,
Gözlerim denizdi oysa, şimdi tuzlu bir kum fırtınası.
Senden sonra her melodi, bozuk bir plak gibi çalar,
Ve her notası, içime batan denizde yosun tutmuş çakıl taşları.
❦
Geceleri gökyüzüne bakmam, korkarım yıldızlardan,
Çünkü hepsi, gidişini izleyen şahitler gibi durur.
Zaman denilen cellat, sadece seni alıp götürmüş,
Ama bu boşluğu doldurmak için tek bir saniye bile vermedi.
Bedenim burada, nefes alıyor, yürüyor, konuşuyor belki,
Fakat ruhum, son trenin kalktığı o peronda kalakaldı.
❦
Ben yaşayan bir ölü, sensizliğin müzesinde sergilenen bir heykel,
Donmuş bir figür, kalbi taş kesilmiş, bekleyen.
Yastığımda kokun değil, keskin bir pişmanlık izi,
Her sabaha uyandığımda,
Tekrar başlamak zorunda kaldığım acı.
Oysa yemin etmiştim, ne olursa olsun unutmayacağım diye,
Şimdi anlıyorum: Unutmamak değilmiş asıl ceza,
Seni hatıranla yaşatıp, yanımda olmamanı bilmekmiş her şey,
❦
Ellerimden kayıp giden o son elvedanın tuzu,
Dudaklarımda bir kurşun yarası gibi durur.
Gidişin, sadece bir ayrılık değil, bir hücre kapısıydı,
Ve ruhum, o demir parmaklıkların ardında çürür şimdi,
Ne bir rüzgar süpürür beni bu kahırdan, ne bir tufan.
Bu iz, sadece bir alın yazısı değil,
Alnıma yazılmış ebedi bir hükümdür,
Sen benden koptun, bir sis gibi dağıldın, biliyorum...
Ama artık ne ben sana dönebilirim,
ne de bu iz silinir.
Çünkü bende kalan son şey, SENSİN; Benden giden ise, BeNdiM,
❦
Cemre Yaman
5.0
100% (13)