23
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1095
Okunma

yorgun omuzlarımda
kat kat bir kaban olur
hüzünlü gecenin korkuları
yürek titretir
dehşetin karanlık gözleri..
bir morg soğukluğundandır
garip şehrin korkuları
abanır üstüme
yüzsüz adamlar,masklı destanlar
peşimdedir
kentin miskin sokaklarında
siyaha boyanmış semalarla
örtülü kentin sırlar
bir bilsen..
sensizim katakomb’ta
yanlız başımayım
ölümün huzur getirdiği yer kımıltısız..
tek kımıltısı rüzgardır
bu kentin
tıslayan azap yılanlarıdır
kavis yapa yapa ileri atılan
dökülen hayatlar gibi
önünde yaprak kümeleri
duvarlara çarpa çarpa
ufaltır/dağılır zamanın gülen yüzü
flore bir ömür uzakta
matemdedir panone
görmeyecek bir daha
başka yüzüyle hayatı
habis kuşkular cehennemden taşmış
sokaklara
kol gezen akbabalar gibi
kanat çırpar gariplikler
her an enseleyecek gibidir
kokuşmuş bir soluk
hayat hüzündür bu kentte
hüzün kıştır buralarda
bakmayın bir orokanya’nın
haddini bilmezliğine..
hüzün kıştır buralarda
her şey bana uzak
neptüne’ün gözünde ,
titreşen hareler gibi
her şey uzak artık....
...........
hala sıcaklığın var içimde
tatlı bir anımşayışsın yanlızlığımda
çocukluğundan kalma
hasretini çekiyorum içime
hatırılarımın dipsiz kuyularından
bucaksız okyanuslardan hissediyorum
senli rüyalarımı..
hüzünlü gece ayazlarına karışan
bir parça kamya kokusu gibi..
asi bir parıltı gibisin,
hep dirençli
bu direncin bana ise yeter
hem gün doğar mı,
doğar mı bu kentte bilmem..
yanlız bırak beni
garip şehrin yanlızlığında
gidiyorum,elveda..
baharı olan diyarlara gidiyorum
yanlızlığıma gidiyorum
hep ötelere..
zaman, bağlarımızı
bir bıçak gibi ayırana dek gidiyorum
...
........2008,,,,