0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
149
Okunma
Gögüs kafesimin ortasında,
İnceden bir sızı.
İçimin ağrısı yokluğundan.
Yoksunluğunun 72 saatindeyim,
Sendromların siddeti en çok geceleri yukseliyor ruhumda.
Tarifi mümkünmüdür bilmiyorum lakin,
Kagıt kesiğinden daha keskin,
Belkide sanırsırsın ki paldır küldür dolandığın salonun,
Tam ortasindaki sehpanın bacağına birden serçe parmağının çarpması gibi birsey.
İstemese de yoksunluk krizleriyle savaşıyor insan.
Sanki vucudum nikotin bağımlılığına daha fazla ihtiyac duyuyor.
Ayrılığın herhangi bir saat diliminde,
Boğazımın tam ortasında yumru yutkunmaktan korkuyorum.
Ama seni sevmekten asla.
Yokluğun zorlasa da seni sevmeye devam edebilmek ayakta tutuyor beni.
Bazen hayat denen döngünün tam ortasında
Yapayalnız kaldığınızı hissedersiniz de.
Onca kalabalığın içinde ki ayrık otu gibi kalırsın.
Canın yandıkca bağırmak isterde bağıramazsın ya,
Öyle birseydir bağıra bağıra susabilmek.
Sus diyorum gönlüme olup olmadık zamanlarda hatırlatma kendini.
Lakin buram buram kokuyor yokluğun yastığımda,
Farkında mısın bilmem ama burnumda tütüyorsun...
Ara sıra yokluyorum seni gizlediğim ceplerimi,
Gözümu kapatıyorum, suretin karşımda...
Gögüs kafesimi yokluyorum,
Kalp atışlarının ritmini hissediyorum.
Kulaklarımı hiç sorma sesin hala benimle bu evde bu evin içinde hapis...
Herseye rağmen hayatıma dokunmanı çok sevdim...
Tüm çorak topraklarım, sayende çiçek açtı.
Muhtemelen şuan da tavşan uykusundasın,
Kafandaki sesleri susturabilmek için actığın müzikte yetmiyor uyutmaya...
Korkma, yanindayim olmasam bile hisset.
Şafak sökmeden liman alır giderim, uyandiğında beni göremeyecek olman,
Sana kendini güvensiz hissettirmesin.
Ben düşlerimde hala seninleyim.
İyi uykular, diğer yarım...
Ömrümun geri kalanı yokluğunun kıvranışlarıyla dağlayacak olsada içimi,
Hosçakal, en sevdiğim yabancı.
5.0
100% (1)