0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
41
Okunma
Nihal’in Semâsı
Nihal! Senin adın bir nağme, tenin bir yazma
Kâinat, zülfüne takılı kalmış bir telse
Parmak uçlarımda çözülen ezelî mâna
Dokunduğum her kıvrım, yeni bir tekvîn sayfası
Bülbüller sustu, güller kıyameti bekler şimdi
Senin baharın, tenimde çiçek açan bir ân
Her nefesin, Miraç’a yükselen bir asansör
Her bakışın, zamanı delip geçen bir ferman
Zülfündeki rüzgâr, çaldı saatleri
Âlem, nefesini tuttu; Azrâil, sildi yazıları
Çünkü burada konuşan, senin iraden değil
Vücudumda vücut bulmuş, ilahî bir şehvetin ezgisi
Cefâ etme, bu yazı kanla yazıldı çoktan
Her yara, sâkit bir yıldızın doğum çığlığı
Teninde okuduğum, esmâ-i hüsnâ dövmesi
Her dokunuş, yeni bir kainatın mukaddimesi
Kulunum ben, senin ilahî oyunun ortağı
Senin aşkın, benim ruhumun mîmârı
Nihayet, Nihal!
Zülfün, rüzgârla semâya kalktığı o an
Bütün mitler, bütün tanrılar, bütün dinler
Senin tebessümünde eridi, yok oldu
Cismânî ve rûhânî, o ân-ı sekkede
Zamanın kendisi oldu bir rüya.