1
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
151
Okunma
Fakirliğin girdabı,
Gecenin karanlığı ile birlikte vurur
sultanlığın sahillerine.
Gemiler simsiyah görünür ufukta.
Yılıpta sindiğin yerden bak onlara.
Verdiğin umutlar hep sonunda,
Hayal kırıklığı oldu halkına.
Vaadlerin değil artık;
Korktuğun şeyler yıĝını bakıyor,
Gözlerinin içinden utanarak onlara.
Sakın aldanma;
Cuma selamlığında,
Sana sallanan ellere.
Kendini kandırsanda bugünlerde,
O eller, o başlar, o sarıklar;
Sevgi için selam durmuyorlar,
sana elbette.
En iyi sen biliyorsun bunu ve
çok korkuyorsun.
Her vuran dalgada,
Yıkılacakmış gibi sallanan,
Tahtadan ve ipten ibaret bir iskelede,
İçinde debelenip durduğun,
Son korkular bunlar belkide.
Korkuların da, yalandan vaadlerinde
nihayet bulacak birgün.
Kendini ölümsüz sansan da,
O simsiyah gemilerden birine,
Sen de bineceksin sessizce.
Tahtını kaybetme korkusuyla
yaşadığın zamanların,
Sana tek bir hediyesi olacak o gün.
Yeni bir dost gibi gelen ölümden
başkası değildir o.
Yelkenler pupa diyecek kaptan;
Rüzgarla dolan yelkenler,
Hızla gökyüzüne çıkaracak seni.
Yolun sonunu bilemesen de,
Zihnin korkupta kaçtığın her şeyi,
Filim şeridi gibi serecek önüne.
Debdebeli hayatında kırdığın kalpler;
Güvenipte sana yanında duranlar;
Çıkıp karşına yalanlarının hesabını
tek tek soracaklar.
Cahit Fıkırkoca
20.11.2025, Ankara