0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
38
Okunma
“Hakikat Aynasında”
Bir yanın sükût olur, sabahın hüznüne bürünür,
Diğer yanın, Nûr’a hasret, sessizce inler.
Kırık aynalarda ararsın sûretini,
Bilirsin ki; bu düşüş, aslında bir yükselişin habercisi.
Lâkin…
Her sızı, seni Hak’ka yaklaştıran bir nefestir,
Her damla, mârifet denizine düşen bir cevher.
Ey âşık! Şimdi seç: Ya köz olup yanacaksın,
Ya da közdeki sırrı, sîne-i pür-alişanda saklayacaksın.
Kimi “aşk” derdiyle yanar, şeb-i arûsun eşiğinde,
Kimi “vahdet” yokuşunda, tenhalığa tırmanır.
Kimi “ümmî” kalbinde, annesizliğin soğukluğunu sarar,
Kimi “ebedî çocuk” hâliyle, affın kapısını çalar.
Kimi “vasıl” olur, ama “hakîkî kavuşma”yı arar,
Kimi “terk” edilirken, aslında Hakk’la tamamlanır.
Kimi zikrederken, “hiç”liğe erer,
Kimi isyanda, secdeyi hatırlar.
Ey Nihâl!
Sen, derdini seçmekte hürsün.
Gül dikenine “aşk” eyle,
Sevdaya “firkat” kat,
Yalnızlığına “insan-ı kâmil” olma niyazını yükle.
Eğer kaçarsan, acı seni kemirir;
Ama şayet sarılırsan onun sırrına, dönüşürsün.
Her yara, “aşk eli”yle değerse, şifâ bulur,
Ve her damla, “huzur”a akarsa, niyaz olur…